Mavi Bilet, adını bilmediğimiz bir ülkede geçen distopya olarak başlayıp olağanlaşan bir kurgu. Bu ülkede kadınların hayat yolculuklarında yalnızca iki seçeneği bulunuyor. Bu seçenekler en basite indirgenmiş hâliyle anne olmak ya da olmamak. Fakat bu seçenekler özgür iradeye tabi değil. Ülkede bir kura merkezi var. Kadınlar ilk regllerinde bu merkeze gitmek zorundalar. Merkezden elde edebilecekleri iki sonuç var. Biri mavi bilet yani kariyer ve özgürlük. Özünde ise daha önce söylediğim gibi anne olmamak, olamamak. Diğer seçenek beyaz bilet yani evlilik ve çocuk. Anne olmak... Kadınlar bu bileti aldıktan sonraki kalan hayatlarında mavi veya beyaz fark etmeksizin boyunlarında, kolyelerinin içine taşımak zorundalar. Tıpkı bir damga, bir leke gibi.
Olaylar Calla adlı karakterin mavi bilet alması, bir süre bu düzen içerisinde yaşaması fakat sonrasında sorgulamaya başlaması ile gelişiyor. Özgür iradesini arama yolunda eşlik ediyoruz kendisine.
Kitap konu itibari ile o kadar iyi ki ister istemez yüksek beklenti ile başladım. Elbette yazarın henüz genç olması gibi etkenleri de göz önünde bulundurmaya çalışıyorum fakat bu kadar iyi, genişletilmeye ve ayrıntılandırılmaya müsait bir konu tüm bunların aksine kurgu ilerledikçe vasatlaştırılmış. Anlayamadığım kısım tam da burası. Sorgulanan ve eleştirilmeye çalışılan bu düzen o kadar eksik kaldı ki... Merakta kaldığım birçok eksik nokta var. Keşke kitap 100 sayfa daha uzun olsaydı da bu tuhaf baskıcı denebilecek düzen hakkındaki tüm ayrıntıları öğrenebilseydik. Kitaba kötü diyemem asla. Konu olarak da evet merak uyandırıcı fakat eksik kalan noktalar yüzünden maalesef içimden gelerek öneremiyorum.
Mavi BiletSophie Mackintosh · Can Yayınları · 2020477 okunma
Çocuklarda psikolojik travmaya sebep olan 60 yaşantı:
1- Çocuğun yalnızlık içinde büyümesi
2- Çocuğu yıkıcı kavgalar arasında bırakmak
3- Anne ve/veya babadan uzak yerde büyütmek
Adına soğan diyeceğim( hoş soğan faydadır insana, sağlıktır...) kokuyor, otururken, konuşurken, birde olduğu yeri KOKUTMAK gibi bir özelliği var..
Hasıl önemli olan kokması değil, benim ne kokladığım..
Konuştu yine; fitne koktu, ölüm koktu, cehalet koktu..
Adı insandı, adının dışında herşey koktu...
Olmamak, olamamak böyle birşey:
Korkarsın herkes koklar, kendi nefsince koklar...