Su Kürü ile tanıyıp, sevdiğim Sophie Mackintosh'un ikinci romanı Mavi Bilet'i fazla bekletmeden okumak istedim.
Su Kürü'nde olduğu gibi Mavi Bilet'te de eril bir dünya düzeni hâkim.Yine distopik bir roman Mavi Bilet.
Mackintosh, distopyanın, gerçek dünya meselelerini inceleyebilmek için ilginç bir yöntem olduğunu, böylece dünyalar üzerinde daha çok hakimiyet kurabildiğini düşünüyormuş.
Bana da oldukça mantıklı geldi bu düşünce.
Yazar, bu roman için 70'lerin atmosferinden etkilendiğini belirtmiş, pek çok ayrıntıda bunu yakalayabiliyorsunuz.
Kahramanın içsel anlatısıyla şekilleniyor roman.Su Kürü'nde olduğu gibi distopik dünya sanki sisler ardında ve bilinmezlik dolu.
Bildiğimiz, ergenliğe ulaşmış, âdet gören kızların, ebeveynleri eşliğinde bir kliniğe gelip, bir makineden, hayatlarını belirleyecek olan bir bilete sahip oldukları.Mavi ya da beyaz bilet.
Beyaz bilet sahibi, aile kurup, anne olmak zorundayken, mavi bilet sahibinin elinden anne olma hakkı alınıyor.Evlilikten uzak, iş sahibi, nispeten daha özgür bir yaşam sürmeye zorlanıyor, mavi bilet sahibi.
Anne olmaya ya da olmamaya zorlanmak erkek egemen toplumun dayatmalarından.Anneliği bir özgürlük meselesi olarak görüyor Sophie Mackintosh.
İlginç bir yazar benim için Mackintosh.Takibe devam.