-Her yıl kasım 14 de bu evde bu koltuğun köşesine çömelir saatlerimi şu ahşap köşeleri kırık kapıya bakarak geçiririm, nedenini hiç merak ettim mi ? Melda.
-Bundan yirmisekiz yıl önce o adam annemi döverek öldürdüğü yer orası.Hiç acımadan, bir an olsun duraklamadan,kaçıp gittiği yerde o kapı.
Bu ev ve çevresini satın alıp aynı şekilde korudum, değişen yerler eski haline çevirdim hatırladığım kadarıyla, böyle yoksul yerlerde hiç birşey değişmez zaten eskir ve çürür sadece. Annemin bir mezarı yok kimsesizler mezarlığına gömüldü bir heyelan oldu, yada olması gerekti artık üstünde bir göktelen var. Aslında annem mezarı şu sarı kapıdır, toprağın altına koyulup üstüne çicek ekilen bir arazi parçası kimsenin mezaı olmaz zaten, oy erler geride kalanların pişmanlık bahçeleri olmuştur.
Ben babamın tokatı ile yerde ağlarken annemin ölmesini seyrettim. Sesler bağışlar ile komşular geldi beni kaldırıp götürmek istediler hiç kıpırdamadım taki polisler beni zorla kaldıranadek. Sonrası bir yurt kapısı idi zaten.
-Peki Baban ? Yakalandımı ?
-3 sene yattı sonra olması gereken oldu. Toplum ahlakı geçicidir zaman onuda unutturur, hapisaneler dolar devletin yükü artar, yada bazı kişiler çıkmalıdır bir af yasası bir gece ansızın geçer. Ölen ölmüştür zaten, ölenle ölünmez derler duymadınmı?
-Hayatta mı ?
-Bu gecekondu’nun bahçesine dikkat etmedim mi? Benim de bir bahçem var, hem de koçaman Melda.