BAY SEKİZ
BAY SEKİZ Bizlere gereken yalnızlıktır. Büyük, içsel bir yalnızlık. Kendi içine yürümek ve saatler boyu kimselere rastlamamak... R.M. Rilke “Hiç yalnız kalmadım, ne tek başımayken ne de biriyle birlikteyken. Aslında yalnız
ADORNO: EGEMEN KÜLTÜR, BİREYİ TOPLUMA ENTEGRE EDİP RAHATLATIP UYUŞTURMAKTADIR! Haz ilkesinin berisinde — Freud’daki baskıcı eğilimlerin cinsellik kuramında işbilir revizyonistlerin işaret ettiği katılıkla ve insanca sıcaklık eksikliğiyle hiç ilişkisi yoktur. Profesyonel sıcaklık, kâr amacı güttüğü için, insanlar arasında uçurumlara karşın
Reklam
Büyümek mi bu?
... Her şeyi mahvettim Berk. Gittikçe battım batırdım. Baş ağrıları saç dökülmeleri bayılmalar kusmalar hiç durmadı. İyileşmeye hevesim yoktu. İyi hissetmek için çabalmaya korkuyordum. Kendimi bildim bileli bu haldeyken, annemin normal diye adlandırdığı insan olmaya korktum. Bunu anladıkça kabullendim. Madem değişmek istemiyordum bu kişiyi kendim
Yakın zamanda Urfa Göbekli Tepe'de keşfi yapılan ve kalın- tılarından M. Ö. 8000 öncesi yıllara ait olduğu tespit edilmiş ol duğu söylenen tapınak, hem niteliği ve hem de bilinen en eski yapı olması itibriyle özel olarak zikredilmeye değerdir. Aslında, bili- nen bu en eski -yaşlı- yapının bu kadar erken bir dönemde 'tapi- nak' olarak inşa edilmiş olması, ilgili arkeologları ve diğer ilgili 'bilim insanları'nı şaşırtmış görünmektedir. Oysa ki, insanın iba- det gibi temel bir misyonla yaratılmış olduğuna inananlar, insanla- rin en erken dönemde de olsa tapınak inşa etmiş olmasında yadır- ganacak bir şey görmezler; tersine, bu çok anlaşılabilir bir şeydir. Çünkü ilk insan olarak Hz. Âdem aynı zamanda kendisine pey- gamberlik misyonu verilmiş bir kişidir. Adem'in uzun ömrünün ardından oğlu Şit'e de peygamberlik verilmiştir. Dolayısıyla, in- sanlığın bu ilk birkaç bin yıllık döneminde de, en başından itiba ren, o günün şartları içerisinde dinin merkezî bir role sahip oldu- ğunu görmek zor olmasa gerektir. Geçimlerini ne şekilde sağlıyor olursa olsunlar (avcılık, ziraat, vd.), ibadetin (kulluğun) insanın temel varoluş sebebi olduğunu söyleyen Hakikat'ın çağrısını göz ardı etmedikleri sürece insanlar için ilk yaratılış döneminden iti- baren mâbedler (yapı özellikleri dönemsel ve bölgesel olarak fark- lılaşsa da) sosyal hayatın hep merkezinde olmuştur. Göbekli Tepe de bu gerçeğe işaret ediyor olmalı.
Ol Dedi Oldu Alem - Yaratılış ve Sonrası
Ol Dedi Oldu Alem - Yaratılış ve Sonrası
S.48
ANILAR DÜŞLER DÜŞÜNCELER (CARL GUSTAV JUNG)
O zamanlar babamın söylediği her şeye karşı büyük bir kuşku uyanırdı içimde. Ne zaman Tanrı’nın inayetiyle ilgili vaazda bulunsa, kendi deneyimim aklıma geliyordu. Söyledikleri, bunları yalnızca dolaylı olarak dinlemiş ve pek de duyduklarına inanmamış birinin konuşması gibi cansız ve yüzeyseldi. Ona yardım etmek istiyordum ama bunu nasıl
Ahlak
Ahlak, irade ve fiil sahibi olan sosyal canlı olma özelliğine haiz insan için kaçınılmaz bir kavramdır. Ahlak tercihlerimizdeki yönelimleri belirlerken, sosyal yaşamda da insanların uyması gerekli olan ve beraber yaşayabilmemizi sağlayan bir kurallar bütünüdür. İnsan her an iradesiyle tercihler yapar, o yüzden bireyin hakkını ve hürriyetini koruması açısından her toplum ve birey için belli bir ahlak düzeni olması gerekir ki mesele bunun nasıl olacağıdır. Biz ise hayatta iyiyi ve kötünün belirlenmesine dair ölçünün objektif ahlaktan geçtiğine inanıyoruz. İlk önce “göreceli ahlak = ahlaksızlık”olduğunu anlamamız gerek. Bu yüzden her insanın kendisine ait iyi ve kötüsü yerine, bütün insanları kapsayan ‘Objektif Ahlakı’ kabul etmek zorunlu oluyor. İşte mesele, izafet ve nispete muhtaç olan ahlaka bir nispet bulmaktır. Bu konuda “natüralist”, “hümanist” ve “teist” olmak üzere üç ölçü var Natüralist ölçü olgulara ve bilimsel duyu ve tespitlere dayanır. Olgulardan değer çıkarma çabası olan bu ölçü, olgulardan aksiyolojik önerme çıkarılamayacağı için geçerli olamaz Hümanist tavır ise insanı ölçü kabul etmesi ve insanların ontolojik (varlık bakımından) eşitliği sebebiyle başka bir insana bağlayıcı olmadığı gibi insan kellesi sayısınca da ölçü ve göreceli ahlakı doğurduğu için yine açımızdan geçerli olmaz Geriye kalan tek seçenek ise insanı yaratan, ondan ontolojik olarak üstün olan ve onu en iyi tanıyan Tanrı’nın emir ve yasakları ahlak bakımından mutlak otoriteyi belirtme açısından yegane ölçüdür. Bu surette de anlıyoruz ki Tanrı olmadan ahlak inşa edilemez
Reklam
411 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.