Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'Ölümden başka hiç..'
''Ölmek mi istiyorsun?'' Diye kasvetli bir şekilde sordu ''Çünkü dışarıda ölümden başka bir şey bulamayacaksın.''
Sayfa 443Kitabı okudu
Bu Benim Oyunum 12. Bölüm
- Fon müziği için youtube.com/watch?v=vb4cSGw... ( Modestep - Exile) - Telefonu kapatır. Tiyatronun kapısı açılır. Polisler tedbirli bir şekilde kapının girişinde beklerler… KEREM – Özgürsün…
Reklam
-Bu boşluk yüzüme tutulan bir ayna gibi. Kendimi görüyorum. İçim korku ve tiksintiyle doluyor. İnsanlara karşı duyarsızlığımla kendimi çevremden soyutladım. Şimdi bir hayaletler dünyasındayım. Rüyalarımda ve hayallerimde tutsak kaldım. -Yine de ölmek istemiyorsun. -Hayır istiyorum. -Neyi bekliyorsun? -Bilgi istiyorum. -Garanti istiyorsun. -Her neyse. -İnsanın duyularıyla Tanrı’yı kavrayabilmesi o kadar imkansız mı? O neden yarım vaatlerin ve görülmeyen mucizelerin ardına saklansın ki? Kendimize inancımız yoksa başkasına nasıl inanç duyabiliriz? Benim gibi inanmak isteyen ama yapamayanlara ne olacak? Ya inanmayan, inanamayanlar? İçimdeki Tanrı’yı neden öldüremiyorum? O’nu kalbimden atmak istememe rağmen neden alçaltıcı ve acı verici şekilde içimde yaşamaya devam ediyor. Neden her şeye rağmen bu gerçeklikten kurtulamıyorum? -Dinliyor musunuz? -Dinliyorum. -Ben bilgi istiyorum! İnanç ya da varsayım değil, bilgi. Tanrı’nın kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum. Ama o suskun. Karanlıkta Ona sesleniyorum. Ama sanki hiç kimse yok. Belki de kimse yoktur. O halde yaşam korkunç bir şey. Her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz. Çoğu insan ne ölüm’ü ne de yaşamın hiçliğini düşünür. Ama bir gün hayatın son anlarında karanlıkla yüzleşmeleri gerekecek. O gün… Yedinci Mühür
211 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Distopik bir ülkeye hoşgeldiniz.. Lütfen girerken hayallerinizi, umutlarınızı ve insanlığınızı çıkarmayı unutmayın. Ama eğer ki unutacak olursanız, zaten kısa zamanda hepsini çöpe atacaksınız.. Yollarda yürürken dikkat edin, her an yanınızdaki binanın tepesinden atlamış bir insanın cesedi önünüze düşebilir. Bunu garipsemeyin, biz artık garipsemiyoruz. Ölmek, yaşamaktan daha normal buralarda.. Eğer bir evin yoksa, sokaklar evin olacak. Hemen garipseme, bu şehirdeki çoğu insanın(!) evi sokaklardır.. Şehrin dış taraflarındaki ceset yakan fabrikalar, her gün sokaklardan ceset toplayan arabalar, ceset soyucular, çöp toplayıcılar, hazine bulucular, dışkı toplamaya gelen arabalar, yemek alabileceğin tek yerde oluşan uzun kuyruk.. Zamanla hepsine alışacaksın. Hangi insan bunlara alışır diye düşünme. Yaşamak ve insan kalmak arasında kaldığında ve yaşamak ağır bastığında zaten alışmış olacaksın.. Şimdi girdiğin bu son şeyler ülkesinden nefret ettin, korktun hatta belki de iğrendin değil mi? Geldiğin gemiyle geri gitmek istiyorsun buradan değil mi? Üzgünüm.. Bu ülkenin girişi olsa da, bir çıkışı yok.. Araştırma yapmak üzere Son Şeyler Ülkesine gönderilen gazeteci ağabeyinden bir daha haber alamayan ve onun peşinden giden Anna Blume'un yazdığı uzun bir mektup bu kitap.. Mutlaka okunmalı mı yoksa okunmasa da olur mu bilemiyorum ama bu kusursuz kurgulanmış distopik ülkeyi görmeye değer.. Umarım kusursuz kurgulanmış fakat kusurlarla dolu bu ülkeyi güzel anlatabilmişimdir.. ^^ Keyifli okumalar...
Son Şeyler Ülkesinde
Son Şeyler ÜlkesindePaul Auster · Can Yayınları · 20201,001 okunma
En Iyi Intikam Türü Onlar Gibi Olmamaktır
”En iyi intikam türü onlar gibi olmamaktır.” Bu yazımda bu aforizmadan söz etmek istiyorum. Ne kadar basit ama aynı zamanda zor bir aforizma değil mi? Çoğunluğun verdiği bir nasihat olmasına rağmen kaçımız gerçekten bunu başarabiliyoruz? Bu yazıyı yazıyorum diye hayatım boyunca ben başardım sizde yapabilirsin mesajı vermeyi falan amaçlamıyorum
- Bende bir şeyleri kırabilirim! - Bu bir düdüklü tencere! - Bırakalım patlasın. - Ne yapmamı istiyorsun dostum! Sana yalan mı söyleyeyim - Evet, bana yalan söyle ! - Söyleyemem!! - Neden olmasın?! Ölmek üzeresin zaten - Yaşayayım veya öleyim, sana yalan söylemeyeceğim!!
Reklam
201 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
Kitabı elime aldığımda “Ahh Veronika niçin ölmek istiyorsun?” diye sormuştum.Ölüm kolayı seçmekti,kaçıştı,kendinden,ailenden,çevrenden,herşeyden ve herkesten(bana göre).Demek ki ölmek için geçerli sebepleri vardı da yaşamak için yoktu... “Her insan kendi bilir çektiği acının boyutlarını ya da yaşamında anlamın hepten yok olduğunu.(sayfa-26)” Önemli olan yaşamaya değer bir anlam mı bulmaktı gerçekten? Veronika’nın hikayesini merakla okudum,yaşamı sorgulayanlara okumalarını tavsiye ederim. :)
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 201577,9bin okunma
Kim temelden öğretmense, öğrencileriyle ilgili her şeyi ciddiye alır - kendini bile.Birini sevmek barbarlıktır. Çünkü bunu diğerini harcayarak yapıyor. Tanrı sevgisi de öyle.İdealine erişen, idealinin ötesine de geçmiştir.Barış zamanında savaşçı insan kendisine saldırır.Okyanusta susuzluktan ölmek korkunçtur, kendi hakikatinizi tuzlamak zorunda mısınız, böylece, artık bir daha - susuzluğunuzu gideremeyesiniz diye?Kendimizin önünde, olduğumuzdan daha basit oluruz: Birlikte olduğumuz insanlardan sıyrılır, huzur buluruz.Ahlaksal olay yoktur, yalnızca olayların ahlaksal yorumu vardır.Onu kendi yanına çekmek mi istiyorsun? Onun önünde şaşır.Duygusallık sık sık aşkın büyümesini çabuklaştırır, böylece kök zayıf kalır ve kolayca sökülüp çıkarılır.Kim idealine ulaşmayı bilmiyorsa, ideali olmayan insandan daha kayıtsız, daha pervasız yaşar.Aşktan yapılan her şey iyi ve kötünün ötesinde olup biter.Delilik, tek tek insanlarda pek seyrektir - ama gruplarda , partilerde, halk arasında, çağlarda, kural olarak bulunur.İyiye ve kötüye karşılık vermeli insan, peki ama neden özellikle bize iyilik ya da kötülük yapan kişiye?Kendimiz hakkında çok konuşma, kendini gizlemenin bir yolu da olabilir.Sonunda insan arzularını sever arzuladıklarını değil.Bana yalan söylemiş olman değil, artık sana inanmamam sarsıyor beni.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.