duvarları çatlak,
tavanı dökülmeye hazır,
temelinde bitlerin karıncaların ince bacaklı böceklerin gezindiği,
ihtiyar evlerde.
zamanı çekip üstümüze,
örtüyoruz kirli ve açık yerlerimizi.
bir şey mi var ?
sandık diplerinde saklanan merdiven altlarında unutulan,
ahır köşelerine atılmış paslı çivilerine asılmış duvarların.
nedir bizi bağlayan bütün bunlara ve geçen zamana ?
siz oturdunuz mu hiç kıldan ince uçurumlarda ?
biz yatıyoruz her gün beli bükülmüş duvar diplerinde.
uykumuz ürkek ceylanlara benziyor,
bazen yorgun taylara.
biz sessiz ve kaygan zaman üstünde,
unutmuş ve aldırmaz görünüyoruz
gıcırtılı merdivenlerden çıkan ölümü.
biliyoruz işliyor saat tıkır tıkır
her yerde ve her şeyde
sesini çizerek sonsuzluğa
tıkırtıların kımıltıların ve uzayan ağaçların.
ve aklın dar yalnızlığında.