Hasan Ali Toptaş günümüz yazarlarından biri. Benim kendisinin romanlarına dair sevdiğim iki özelliği var:
1) Hikayelerini anadoludan seçiyor ve ''içimizden'' hayat hikayeleri sunuyor.
2) Betimleme gücü çok güçlü ve bunu hikayelerin içine iyi yediriyor.
Bu bahsettiğim iki özelliği kitaplarını okurken sürekli hissediyorsunuz. Hikayeleri okurken Anadolunun farklı köşelerinde yaşanan hayat hikayelerini hatırlıyor, farkındalık yaşıyorsunuz. Ama bunu yaparken usta bir betimleyicinin kurduğu ilginç cümlelere doğru da bir yolculuk yapıyorsunuz:
‘’Beyaz bir sessizlik sardı vadiyi. Sessizlik öyle derindi ki, hangi yöne gideceğimizi, ne yapacağımızı şaşırmıştık.’’
Örneğin sayfa 103 de geçen bu ifadeden sonra o vadideki atmosferi hissetmek o kadar olağan ki... Hasan Ali'nin burada hem o anki atmosferi okuyucusuna tattırıp hem de böyle anı böyle güzel bir şekilde tasvir edebilmesi... İşte Hasan Ali'yi usta bir yazar yapan bu özelliği bana kalırsa:
'’Hatırlamak bile istemiyorum geçmişimi, diyorum kimi zaman, sanki hatırlamak fiilinin ipleri parmak uçlarıma bağlıymış gibi. Dünü yok edemeyiz, diyor Gülnida da.’’ Sayfa 117de geçen bu cümlede bir fiilin iple bağdaştırılıp somutlaştırılması yaratıcı bir zihnin eseri değil de ne? Hatırlamak gibi günlük hayatta çoğu zaman farkında bile olmadan geçirdiğimiz bir eylemin farkına varmamızı sağlamıyor mu burada yazar? İşte, bu bahsettiğim gibi birçok örnekle Hasan Ali'nin kaleminin neden eşsiz olduğunu fark ediyorsunuz.
Özetle; bir gününüzü Hasan Ali'ye ayırın ve okuyun, okutturun :)