Pencere önlerinde oturup aylarca kocasını bekleyen, geceleri karanlıkta bir odada ağlayan, tenini kat kat kumaşların altına gizleyen bir kadın değildim artık.
Kabına sığmaz olunca bana koşardı eskiden, şimdi bunu yapmıyor; kırgın. Kırgınlığının nedenini çözemiyorum bir türlü, artık gözleri çok uzaklaştı, okunmuyor.
Telgraf direkleri havayı kokluyordu hala, duvar diplerindeki çöp bidonları gölgesizdi, kaldırımlar boştu ve köşelerde her an insanın üzerine yürüyüvereceklermiş gibi gözüken bulanık tank hayaletleri bekliyordu.