"Ve bir şeyi unutmayalım: Sizler önemli değilsiniz. Hiçbir şey değilsiniz. Taşıdığımız yükün günün birinde birilerine faydası dokunabilir. Ama çok eskiden, kitaplar elimizin altındayken bile onlardan aldığımız şeyleri kullanmadık. Ölülere hakaret etmeyi sürdürdük. Bizden önce ölmüş bütün o zavallıların mezarlarına tükürmeyi sürdürdük. Önümüzdeki hafta, önümüzdeki ay ve önümüzdeki yıl içinde birçok yalnız insanla tanışacağız. Ne yaptığımızı sorduklarında şöyle diyebilirsiniz: Hatırlıyoruz.
1661.Ömer İbni'l-Hattâb radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Arkasından koparılan feryat (ve yakılan ağıt) sebebiyle ölüye kabrinde azâb olunur."
Bir rivâyette (Tirmizî, Cenâiz 23) "ölüye ağlandığı sürece" denilmektedir.
Buhârî, Cenâiz 34; Müslim, Cenâiz 28. Ayrıca bk. Tirmizî, Cenâiz 23.
...
Arkasından kendisi için ağlanmasını vasiyet etmek câhiliye dönemi Araplarının âdetlerindendi. Bugün de ne yazık ki, görenek adına câhil insanlar böyle vasiyetlerde bulunabilmektedirler. Özellikle küçük yerleşim birimlerinde çoğu yaşlı kadınlar cenâze evine giderler, dönüşlerinde de "Analarına (veya babalarına) falancanın çocukları , gelini nasıl ağladı nasıl ağladı, bir görseydiniz" diye bu kötü, anlamsız âdeti takdirle anarlar. Dindar insanlar arasında bile gözlemlenen bu durum, hadislerdeki "azâb" tehdidini, ağlamayı vasiyet edenlere yönelik olarak yorumlamanın son derece isabetli olduğunu göstermektedir.
...
Bazı âlimler ise, ölenin arkasından iyiliklerini sayıp dökmenin eski Arap âdetlerinden olduğuna dikkat çekmişlerdir. Ancak onların iyilik diye sayıp döktüğü öyle şeyler vardır ki, İslâm onları yasaklamıştır. Bu tür sözleri söyleyenle beraber, arkasından söylenen kimse de azâb olunur. Bugün de ölülere yakılan ağıtlarda öyle sözler söyleniyor ki, -Allah korusun- insanı dinden imandan eder. Bir kötülüğü veya haramı övenler, şecaat arzederken sirkatini söyleyenler hiç de az değildir.
21 ARALIK HER YIL TÜRK DEVRİM BAYRAMI OLARAK KUTLANACAK
Mustafa Kemal Atatürk'ün yarım kalan devrimlerin hatırlatılması ve tamamlanması adına başlangıç noktası bugün yeniden doğuşun devrim baharının, insanlığın Türk ile yeniden dünyaya geldiği gün olduğu için devrim sonrası Türk ulusu Türk Büyük Millet meclisinin alacağı karar ile Türk
İSTANBUL İLE NEDEN EVLENDİM?
29 Mayıs 1999 tarihinde İstanbul'da toyum oldu. Nikahım eşimle kıyıldı toyum İstanbul ile oldu. Bu sırda ibretin bir parçası böyle oldu.
O toy neyin toyu idi?
29 Mayıs 1453 tarihinde Türk'ü yeniden kim doğurdu?
İstanbul
O İstanbul doğudan zulmü bitirmek için sefere çıkan bir yaralı bir çocuğu yine
Önümüzdeki süreçte Atatürk ile aldatmak din ile aldatmak kadar tehlikeli bir durum alacak.
Bunun sebebi sudur; mahşer tufanı ile canlı ölülere döndürülen zalimlerin ilmi sır ile yaşattıkları zulmü yaşamadan bitmeyeceklerini daha önce yazarak açık etmiştim. Bu ibret bu iki belayı birden ortadan kaldırmak için yaşandı. Benim ilmi sır görevim insanların ne yapmaları gerektiğini hatırlatmak ve nelerden nasıl korunmaları gerektiğini anlatmak. Bu sır gereği beklentisiz bir makama layık görüldüm.
Önder Karaçay
Ölülere ne gökyüzünün mavisinden?
Açık hava, öten kuş, yemyeşil kır...
El etek çekmişler bir kere hepsinden, Gözlerini kör etmişler, kulaklarını sağır.
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI
Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek.
ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
ne idiysen onu yansıtan
amansız bir ayna şu beyaz kağıt
senin sesinle konuşur beyaz kağıt
senin gerçek sesinle
beğendiğinle değil ;
senin eserindir, boşuna harcadığın
bu hayat.
yeniden ele geçirebilirsin belki
seni başladığın yere
fırlatan bu kayıtsız nesneye
tutunabilirsen eğer.
bunca yer gezdin; aylar, güneşler gördün
ölülere, dirilere dokundun
inlemesini bir kadının
kinini büyümemiş bir çocuğun -
ama bir hiç olacak bütün bu duydukların
sen bu boşluğa güvenmedikçe.
yitirdiğini sandığın şeyleri bulacaksın
belki orada :
gençliğin filizlenişini, yaşlılığın çöküşünü.
hayatın sen ne verdiysen odur
bu boşluk
sen ne verdiysen odur
bu beyaz kağıt.
Dinler Tarihi Meğer Çok Oynakmış
Satır aralarına en değerli ilmi sır bilgileri yazmak bu yazın ustasının en değerli hüneridir.
Tarihi olan kültürü olan ve sır taşıyıcıları tarafından değiştirilmesine asla izin verilmeyen bir tek Türkler var. Zaman zaman devleti yöneten gafletler yüzünden yaşanır gerilemeler.
Dijital peygamberler dinler