Girişin hemen karşısında Ölüm Göleti'nin fotoğrafları var.
Defalarca, akla gelen her açıdan ve her bakış açısıyla
çekilmiş fotoğraflar: kışın solgun ve buzluyken,
uçurum siyah ve ıssızken ya da yazın ışıl ışılken.
Bereketli ve yeşil bir vaha gibi ya da gökyüzünü
kaplayan fırtına bulutlarının altında donuk, zalim
bir griye bürünmüşken. Defalarca, defalarca, defalarca.
Fotoğraflar bir aradayken bulanıklaşıp insanın başını
döndüren bir saldırıdan farksız hale geliyordu.
Kendimi sanki oradaymışım, o yerdeymişim gibi hissettim.
Sanki uçurumda dikilmiş, suya bakıyorum ve
o korkunç gerilimi, kayıtsızlık arzusunu hissediyorum.