Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölüm Gelince...
Nihayet Rabb’in hak ve gerçek olan vaadi, ölüm olayı gelince, böylece çukurlara yuvarlandılar. Saraylarından kabirlere, kandillerin ışığından lahidlerin karanlık dehlizlerine gittiler. Çevrelerinde dört dolanan câriyelerden ve gençlerden ayrılıp, kabirlerdeki dehşet saçan yılanların, çıyanların, kurtların ve böceklerin katı yürekliliklerine teslim oldular.
"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir." ✿(Zümer Suresi, 39/53)
Sayfa 306Kitabı okudu
Reklam
Hasan BasrÎ
Şu alıp verdiğiniz nefesleriniz var ya, eğer o nefesleriniz dursa, artık bundan böyle iyi işler yapabilme imkanınız da kalmayacaktır.
Sayfa 55 - Çelik Yayınevi
Âdeta kazanda suyun kaynamasi gibi, ateş onların beyinlerini fokur fokur kaynatır. Böylece onlar böyle bir durumdan helâklarini, yok oluşlarıni isterler dilerler.
Sayfa 323Kitabı okudu
Ölüm Ve Ötesi
Lezzetleri keseni (ölümü) çokça anın! Tirmizi.
O zaman söylesene hiç tanımadığım, hiç bilmediğim ve belki de hiç var olmayan güzel kardeşim, söyle buraya kadar gelmişken memur bey de duysun: Ölsem ne, yaşasam ne, ne anlamı var ki ikisinin de? Anlamı bu işte, bu kadarcık işte, yok -gelişine bam bam bam, yaşa, geç ve öl, hepsi bu; çok da büyütülecek bir mesele değil hani. Annecim, ablacım, ne olur siz de çok büyütmeyin. Hem şurada on yıl, yirmi yıl daha yaşasam ne olacak? Daha çok fatura ödemekten, daha çok yemek yemekten, tuvalete gitmekten ya da daha çok ölüm görmekten başka ne var ki beni bekleyen? Keder. Evet, bir tek o var. Günbegün kıyılarda köşelerde birikecek bir keder... Belki birkaç da mutlu anım olacak, elbet olur, herkesin olur. Ama ferahlatıcı olduğu kadar, uçucu da bir şey aynı zamanda mutluluk; yaz akşamı tül perdeyi havalandıran rüzgardan ya da ateş başında dalgalanan iki silik gölgeden ötesi değil. Ötesi, bir parmak tortu çünkü diplere çöken -çöken ve tekrar kedere dönüşen. Kapkara bir devridaim, fasit bir daire... Yani böyle... Yani sonu yok. O nedenle bana müsaade. Emin olun çok sıkıldım. Bu çan eğrisinin en dibini görmek istemiyorum artık, bence yeter. Annecim, ablacım, canlarım, canlarım, canlarım benim, ne olursunuz üzülmeyin. Ben hatırlanmaya değecek birisi değilim, öyleymişim gibi davranıp kendinizi yok yere harap etmeyin.
Sayfa 115 - YKYKitabı okudu
Reklam
Hem şurda on yıl, yirmi yıl daha yaşasam ne olacak? Daha çok fatura ödemekten, daha çok yemek yemekten, tuvalete gitmekten ya da daha çok ölüm görmekten başka ne var ki beni bekleyen? Keder. Evet, bir tek o var. Günbegün kıyılarda köşelerde birikecek bir keder… Belki birkaç da mutlu anım olacak, elbet olur, herkesin olur. Ama ferahlatıcı olduğu kadar, uçucu da bir şey aynı zamanda mutluluk; yaz akşama tül perdeyi havalandıran rüzgârdan ya da ateş başında dalgalanan iki silik gölgeden ötesi değil. Ötesi, bir parmak tortu çünkü diplere çöken -çöken ve tekrar kedere dönüşen. Kapkara bir devridaim, fasit bir daire… Yani böyle… Yani sonu yok. O nedenle bana müsaade.
Sayfa 115Kitabı okudu
İmtihan için, onun bedeninde bir depreşme, bir hareket vardır. Bu takdirde göç çanı çalmazdan önce, hazırlık için acele et. "
‘ … senin basit sandığın, ancak Allah katında oldukça büyük olan bir suç ve günah karşına çıkacak olursa, bu yüzden Yüce Allah sana buğzedecek olursa, halin nice olur, bunu düşündün mü? ‘
Sayfa 301 - Çelik Yayınevi
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.