Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ömer Şahin

Ömer Şahin
@omermessage
When you look carefully enough, no one is normal.
Export Specialist
Master
Gaziantep
16 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Ömer Şahin
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Aklı Karışıklar İçin Kılavuz
Aklı Karışıklar İçin KılavuzE. F. Schumacher
8.6/10 · 288 okunma
Reklam
"...Şimdi ve burada olmak, yani yaşamı özümsemek. İnsanın varlığını anlamlandıran, taçlandıran, zenginleştiren en büyük hikmet belki de. Biz çoğu zaman bir zorlukla karşılaştığımızda ve onu yendiğimizde, o anın yani başarmanın kıymetini yaşamıyoruz, düşünmeden ve üzerinde durmadan geçiyoruz. Güzel zamanların, neşelerin, kötü anların ve hüznün de bir şifası var. Biz bu zamanların kıymetini bilmeden, sanki ayakkabımız kirlenmesin diye çamurun üzerinden atlar gibi atlıyoruz. Sonra ne mi oluyor? Orada olamamanın eksikliği, yarası ya da travması, ne derseniz deyin, dün gibi çıkıveriyor bizim karşımıza. Bugün çıkıyor. Ansızın, hiddetle ve sertçe çıkıyor. Modern psikoterapi bu sebeple yas dönemini önemsiyor ve mutlaka yaşanması gerektiğini söylüyor. Buradaki yaşamak, elbette hissetmek, düşünmek ve biraz da olsa kendin kalabilmek." Kemal Sayar
"Zeki ve bilgili olan konuşur;akıllı ve marifetli olan dinler." J. Hendrix

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Mutsuzluğun tek nedeni, insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir."
Ömer Şahin tekrar paylaştı.
Yıkıldım. Sevgi üzerime çöktü. Sevgi ile kurguladıklarımın yıkıntıları üzerime çöktü . Sevilen ben değildim . İnsanlar önce kendi nefislerini seviyorlardı. Kendileri için seviyorlardı. Kendi menfaatleri için. Artık sınanmamış sevgilere güvenmiyordum. Birisini sevdiğimi anladığımda onu sevmedigimi anlamam ilk düş kırıklığımdı. Birisi tarafindan
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Ömer Şahin tekrar paylaştı.
Yavaş yavaş ölürler
Yavaş yavaş ölürler Seyahat etmeyenler, Yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar. Yavaş yavaş ölürler, İzzetinefislerini yıkanlar
Ömer Şahin tekrar paylaştı.
''Neden şiirlerimi çalıp sevgiline kendi şiirlerinmiş gibi okudun postacı? Üstad, şiir yazanın değil ihtiyacı olanındır. Benim o şiirlere ihtiyacım vardı.''
Ömer Şahin tekrar paylaştı.
Dünyanın en sert ve en yumuşak madeni, kalb... Ateşini bulsun; hemen değişir.
Sayfa 76 - Büyük DoğuKitabı okudu
"Ey âşık, beklemeyi bil! Âşkını sözlere boğma, susmayı bil! Sevdiğin, sen onu çağırmayı bilirsen gelecektir. Âşkın kanatlarıyla uçarken gürültü etme, sessizliği incitme. Ne mutlu sana ki seviyorsun, sevebiliyorsun. Büyük bir armağan almışssın ötelerden. Yazıklanıp da melekleri küstürme."
"Aslında her şey kendi derinliği içinde yaşamaya ve yaşanmaya devam ediyor. Bütün bunlardan yüz çeviren biziz. Hissetmeyen, farketmeyen, ayrıntıların peşine hiç düşmeyen, anlamaya, anlamlandırmaya gayret etmeyen biziz. Her şeyi daha anlamlı yaşamaktan korkan, gerçeği yaşamanın insanı incittiğine, yorduğuna, kırdığına, canını sıktığına, şu kör akıntının gerisinde bıraktığına inanan ve bütün bu korkularla kendi hayatından kaçan biziz. Gözünü kapayan, kulağını tıkayan, kalbini kırk kilitle kilitleyen biziz. Bütün bunları düşünmemek için her şeyi gürültüye boğan biziz. Hiçbir şey kaçmıyor bizden, kendi hayatının firarisi olan biziz. Bir ömür kalbinin bir göz odasında oturan ve oradan alemi bütün genişliğiyle içine çeken insanlar da var. “Gafletin senden hep bir adım önde giderken” dedi meczup, “kaç bakalım nereye kaçacaksın ?" Gökhan Özcan
Reklam
“Sanki yaşamıyoruz hiç” dedi beyaz saçlı adam, “sadece bize ayrılan vakti dolduruyoruz!” Güneş görmeyen çiçekler gibiyiz, bir şekilde varlığımızı sürdürüyor ama hiç çiçek açmıyoruz. “Bir mısra yazabilmek için insan, birçok şehir görmeli, insanları, nesneleri görmeli, hayvanları tanımalı, kuşların nasıl uçtuğunu hissetmeli, küçük çiçeklerin sabahları açarken nasıl titreştiğini bilmeli. İnsan, bilinmeyen yerlerdeki yolları, beklenmedik rastlantıları ve uzun zamandır yaklaşmakta olduğunu sezdiği ayrılıkları düşünebilmeli, hâlâ anlaşılmamış çocukluk günlerini; sevindirici bir şey söylediklerinde anlamayıp kırdığımız anne babaları; o kadar çok, derin ve ağır değişimlerle garip, tuhaf başlayan çocukluk hastalıklarını; sessiz ve kapanık odalarda geçen günleri; deniz kıyısındaki sabahları; denizi, denizleri; yukarılarda çağıldayan, yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini düşünebilmeli” diye yazmış Rainer Maria Rilke, şaheser kitabı Malte Laurids Brigge’nin Notları’nda..." G. Özcan
"...Hayatı neden içinde anlamı olan, iz bırakan, içimize dokunan şeyler yaşanamayacak bir hale getirdik? Bunu neden yaptık? Neden razı olduk bu çözülmeye? Ve neden hâlâ seyirciyiz her şeyin bu kadar içsiz, içeriksiz, anlamsız, ezbere geçip gitmesine? Bu boşu boşunalığı örtmek için hayatımızın her tarafına takıp takıştırdığımız bütün o süslemeler, bütün o makyaj, bütün o asılsız şaşaa, her şeyi daha da acınası bir hale getirmiyor mu? Bir yerde durup düşünmeyecek miyiz hiç? Anlamı aramak, yaşamaya değer bir şeyler yaşamak, sonrasında hatırlamaya değecek bir şeyler biriktirmek için hiçbir şey yapmayacak mıyız gerçekten?.." G. Özcan
"Geriye dönüp tek tek bakalım her birimiz, hatırlamaya değer ne var yaşadıklarımız arasında? Hafızamızda sarıp sarmalayarak saklamaya, sonra çıkarıp hatırlamaya değer ne var? Bize hâlâ dokunan, aklımızda, kalbimizde, hikayemizde iz bırakan ne var? Biriktirmeye değecek, hatırlanmaya değecek, zamanın içinde yürüyüp giderken hep yanımızda taşımaya değecek ne kadar az şey yaşıyoruz biz. Neden gelip geçen, bize hiçbir şey bırakmadan silinip giden şeylerle tükenip gidiyor bütün zamanımız? Ve bunun tam da böyle olduğunu bilip duruyorken; neden itiraz dahi etmiyoruz bu boşunalığa hiç birimiz?..." Gökhan Özcan
"Sosyal medya, insanların çok kolaylıkla –mış gibi davranabildiği bir mecra. Orada olduğumuz gibi değil, olmak istediğimiz gibi davranıyoruz. Aslında kişiliğimizde göstermek istediğimiz tarafları yansıtıyor ya da kendi kişiliğimizi cilalatıp parlatıyoruz. Kimlik egzersizi gibi herkes kendinin ne olabileceğini biraz orada göstermeye çalışıyor. Kendimize ait hayallerimizi, ümitlerimizi ve beklentilerimizi oraya yansıtıyoruz. Göründüğümüz kadar var olduğumuzu zannettiğimiz bir çağda yaşıyoruz." Kemal Sayar
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.