Dün işten çıktım canım biraz yürümek ve müzik dinlemek istedi. Suyun kenarından eve giderken bir an gözüm engelli arabasıyla porsuk köprüsünün üzerine çıkmaya çalışan amcaya ilişti. Ama orta kısmına yakın bir yerde ani olarak durdu. . Bir problem olduğunu, akülü sandalyesinin arızalandığını zannedip yardıma ihtiyacı olup olmadığını sordum. Saat geç olmuştu ve hava kararmıştı. "Teşekkür ederim." demekle yetindi. Karanlıktan dolayı tereddüt ettiğini düşünüp tekrar sordum. Aynı cevabı aldım. Biraz ilerleyip izledim. Köprünün tam ortasına geçti... . Akülü sandalyesini sağa çevirip cebinden çakmağını ve sigarasını aldı. Yaktı. Suyun köprünün altından geçip süratle ilerlediği vakti seyretmeye başladı. Bu hâl beş-on dakika devam etti.Sigarası bitince izmaritini yere atmadı. Sandalyesinin kenarındaki poşete koydu. . Sonrada ağır ağır karşıya geçip karanlıkta kayboldu. Sigarasını içerken bana bir film/ kitap sahnesi yaşatan adamın fotoğrafını çekmek istedim. Ama öyle güzeldi ki kıyamadım.
Efendi Hazretleri Hazret-i Şeyh'in diğer bir menkıbesini de şöyle anlatmışlardı : Bir Yahudi gelmiş, Hazret-i Şeyh'in kapısını çalmış, "Efendi bir şey soracağım, aşağı iner misin" demiş. Hazret-i Şeyh o ihtiyâr hâliyle iki kat merdivenden aşağı inmiş, "Buyrun" demiş. Yahudi, "Sen gelinceye kadar unutdum" demesin mi! "Peki aklına geldiği vakitde gel" demiş Hazret-i Şeyh ve yukarıya çıkmış. On dakika sonra yine gelmiş Yahudi, "aklıma geldi, in aşağı" demiş. Hazret-i Şeyh yine aşağı inmiş. Yahudi "gene unutdum" demiş. Yedi sefer Hazret-i Şeyh'i indirmiş, Yedici seferinde demiş ki, "Efendi, unutmadım, gel bakayım. Şurada hayvanlar var, köpekler var, onların tüyü mü efdal, senin sakalın mı?" demiş. Hayvanların tüyleri mi efdal sizin sakalınız mı?". Demiş ki, "Hazret-i Allah'a îmân etmedimse, Resûl-i Ekrem'e gönül vermedimse, şerî'at-ı garra-i Ahmediyyye ile mütehallik olmadımsa, elbet ki hayvanların tüyleri benim sakalımdan efdaldir, Ama ben Allah'a inandım, Peygamber'e gönül verdim, şerî'at-ı garra-i Ahmediyyeye boyun verdim, elbet ki benim sakalım hayvanın kılından efdaldir evladım" demiş. Hiç kızmamış. Yahudi Hazret-i Şeyh'in bu tavrı karşısında dayanamamış islâm ile müşerref olmuş. "Efendi ben seninle alay etmeye geldim, sen beni kalbimden vurdun" demiş, "Lâ ilâhe illallah Muhammedü'r-Resûlullah" demiş islâm ile müşerref olmuş.
966 öğeden 991 ile 966 arasındakiler gösteriliyor.