S.E.S Der ki... Susuyor sözlerim verilmiş sözler tutulmayınca. Ay bile güneş bile tutulmuyor mu Rab'den emrolunca? Bir düşünürün sözünü düşünmeden kabul etmek gibi düşüncesiz ilhamlar vermeye kalkıyorlar üstelik... Ben S.E.S, susuyorum, konuşmuyorum sanıyorlar... İçimde konuşan susmayan dur durak bilmeyen bir karanlık var... Camdan bir kapı... görmüyor gözümüz ama var.... Çarptım kırılmadı yaralanmadım... ama güldüler kırıldım yaralandım... Konuşurken en doğru olduğunu söyleyenler suskunluklarında korkabilirler kendilerinden... Camı ayna yaptılar bedeni gördük, gözlerimizi kapattık ruhumuzu görmeye çalıştık... Ama derin bir karanlık vardı onu kendimiz sandık.. Oysa ayna ile beden arasında mesafeden daha uzaktır ruh ile göz arasındaki mesafe... Sabır gerekir uzun uzun beklemek gerekir ruhu görmek için önce geçmişten geçmek gerekir... Karanlığın içinde çizgi film gibi başlar şekiller renkli renkli oynar, sonra birileri belirir ruhunun derinliklerinde tanıdığın yabancılardır onlar... Kendine gelene kadar kimlerden geçersin hatırına gelmeyen, belli ki hatır kalmıştır birinizde... Sonra güneşin sesini duyarsın annenin dilinden uyanırsın kendinden..................... S.E.S..........................
Şehzade Mustafa (1515, Manisa - 6 Ekim 1553, Konya)
ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ I. Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han’ı İmdat! Eyvahlar olsun! Bu cihanın bir yanı yıkıldı;
Reklam
Romantizm XX. asrın en büyük romantik şairlerinden biri Alfred de Musset, bir tanıdığına Şöyle bir cevap verir: “-Romantizm, muhakkak ki, ne ölçüleri küçümsemek, ne komikle trajiği birleştirmek, ne de söyleyebileceğimiz başka bir şeydir. Kelebeğin kanadını nafile yere tutarsınız. Parmaklarınız arasında onu renklendiren toz kalır. Romantizm,
Honore “de” Balzac / Langeais Düşesi
Gönül için küçük olay yoktur; o herşeyi büyütür. General bu ateşli ruhun koşusuna kendini hızla kaptır­mış ve dolaştığı iklimlerde onu takip etmişti. Bu tutkulu sen­foniyi dolduran imgeleri bütün boyutlarıyla anlıyordu ve onun için bu ezgiler çok uzaklara gitmekteydi. Bu şiir, rahibe kadar onun için de gelecekti, şimdiki zamandı, geçmişti. Kı­rılgan ve şair ruhlular için, acı çeken ve yaralı kalpler için, ti­yatro müziği bile olsa müzik, anılarıyla özdeşleştirip geliştir­dikleri bir metin değil midir? Müzisyen olmak için bir şair kalbi gerekiyorsa, bu büyük müzik eserlerini dinlemek için, anlamak için de şiir ve aşk gerekmez mi? Din, aşk ve müzik aynı olgunun üçlü ifadesi her soylu ruhu kemiren bir dışa vurum ihtiyacı değil midir? Bu üç şiirin hepsi de dünyadaki bütün heyecanlara bir çıkış yolu sunan Tanrı'ya gider. Sayfa : 22 I.Bölüm - Rahibe Teresa General Arnand de Montrivau & Madam Düşes de Langeais Turkuvaz Kitap Honore “de” Balzac / Langeasis Düşesi
“Bunun sebebi, Türk münevveri genç, sensin! Bu viran ülke ve bu yoksul insan kütlesi için ne yaptın? Yıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı; nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı; işletemedin. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin! Ne ektin ki, ne biçeceksin?.. Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte her yanın şerha şerha kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir.” Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Yaban
AHMET SEZGİN’LE AŞK MEDENİYETİNE YOLCULUK… M. NİHAT MALKOÇ Kıymetli kalem erbabı Ahmet Sezgin’le internet marifetiyle tanıştım. İyi ki de tanışmışım. Zira “Aşk Medeniyetine Yolculuk” isimli nefis kitabından başka nasıl haberdar olabilirdim ki? Ses bayrağımız olan Türkçemizin şahikalarını görmekten mahrum kalırdım. Sağ olsunlar “fikir ve
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.