Onu tanımıyordum ama biliyordum…
Geceydi, ayın karanlığı ele verdiği bir gece. Onunla ilk karşılaşmamızdı.
Yorgundu, başkalarının masalında kendine yer aramaktan yorgun düşmüştü. Giyindiği bedeni ve ruhu, dolaştığı masallardan edinmişti.
Elinden alınan çocukluğunu, gençliğini, tutkulu zamanlarını özlüyordu; yitip gitmiş bir zamanın izini arıyordu adeta. Tıpkı çocukluğumun ülkesi gibi…
O da çocukluğumun ülkesi gibi yorgundu ama henüz teslim olmuş değildi, bunun geçici bir esaret olduğuna düşünenlerin sakin bilgeliğine sahipti.
Yüzünde yaşadığı hayatın, geçtiği yolların hüznünü, dinginliğini taşıyordu. O da çocukluğumun ülkesi gibi mağrur, yaralı, yorgun ama her an tutkuya dönüşmeye hazır bir hüzün taşıyordu yüzünde.
Elias Nin