İnsanın kararsızlığı üzerine-
Şimdi ileri sürdüğümüz bir düşünceyi birazdan bırakır, sonra tekrar ona döneriz. Hep bir salıntı,gidip gelme, kararsızlık…
Bir düşünceden bir düşünceye gider geliriz. Hiçbir şeyi kendiliğimizden kesin ve sürekli olarak istediğimiz yoktur.Rastlantıların rüzgarı insanı dilediği yere götürdüğü gibi,kendi halimizdeki kararsızlıkta öteye beriye çekip duruyor. İçinize dikkatle bakarsanız kendinizi iki defa aynı halde bulamazsınız. Utangaç ve yüzsüz , çekingen ve atılgan , kaba ve ince, yalancı ve doğru sözlü, bilgili ve cahil; yerine göre bu halleri az çok kendimde görüyorum.
Robin Dunbar’ın sosyal dedikodu teorisine göre insanlarda dil kompleks toplumsal ilişkilerin izini sürebilsinler ve geniş toplumsal gruplar halinde kalmanın yollarını bulabilsinler diye evrimleşmiştir.
Duygularımızla elde ettiğimiz her türlü bilginin beynin işleme sistemine girdiğini, fakat zayıflayarak ancak bilinçdışı bir düzeyde sisteme dahil olabildiğini iddia etti.
Üzerindeki yelek nasıl bir yünden meydana gelsiyse, müzikte sessizlikten, dünyada karanlıktan yaratıldı.Ama hiçliğin diğer adı olan boşluğun yarısı artmıştı. Artan parça sana Ademoğluna verildi. Senin düşlerini yarattığın yer o karanlık dediğin levhadır.
Sizler ,hepiniz, içinde yaşadığınız dünya konstantiniye, her şey sadece ve sadece benim düşüncemde varsınız. Düşünüyorum, ama sadece ben var değilim…Düşündüğüm için asıl sizler varsınız. Sizler ve içinde yaşadığınız dünya…
Nerden öğrendiğimin bir önemi yok, niçin öğrendiğim ise çok basit!
Ben bu dünyaya öğrenmek için geldim. Benim için kutsal bir şey varsa o da bilgidir! İster bu dünyanın ister öbür dünyanın bilgisi olsun hiç farketmez. Ama mutlaka öğrendiğim bilginin doğru olup olmadığını kendi aklımın terazisinde tartarım.
Sokrates’e birisi için, seyahat onu hiç değiştirmemiş, demişler. O da : Gayet tabii, çünkü kendisini de beraberinde götürmüştür, demiş.
Niçin başka güneş başka toprak ararsın?
Yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?
Onsuz yorgun ve bezgin sürüklenip gidiyorum: Tattığım zevkler bile beni avutacak yerde ölümünün acısını daha fazla arttırıyor. Biz her şeyde birbirimizin yarısı idik: Şimdi ben onun payını çalar gibi oluyorum.