Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ey Türk Gençliği aşağıda paylaştığım yazıyı çok dikkatli okuyun
YENİ DÜNYA DÜZENİNİ TÜRKLER KURUYOR Batı emperyalizminin yeni dünya düzeni palavrasını beyin savaşları komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bir askeri boşa çıkarttı. Dünyanın yönetimi yeniden Türklere geçtiğine göre biz neler yapacağız ona odaklanma zamanıdır. Her alanda gelişen Asya güçleri Rusya ve Çin dayatmacı batı emperyalizmine karşı
“Osmanlı Devleti Örgütleri Tarihi Üzerine Bir Deneme” adlı tezine işaret edilmelidir. Tezin önemi şu noktalarda belirmektedir. Bir Türk yazarı (Yusuf Akçura) ilk kez Fransızca olarak bu konuda olayları örgütlerle açıklamaya çalışmıştır: açıklamasında sıkı bir eleştiri yöntemi kullanmıştır: tezin sonunda pratik bir sonuca varmıştır. “Genç Türklerin uğrunda çalıştıkları Osmanlı milleti oluşturma hareketi, boş bir girişimdir. Tek çıkar yol ulusçuluktur.”
Reklam
KUDÜS'ÜN TARİHİ
Filistin toprakları üzerindeki yaşam kalıntıları M.Ö. 10.000 yılına kadar dayanmaktadır Kudüs'ün tam olarak şehir olma özelliği bronz çağının başlangıç aşamasında ortaya çıkmıştır Filistin halkının oluşması,Kenanlıların bölgeye göçleri ile başlamıştır.Tarihçilere göre Filistin halkı,özellikle de kırsal bölgelerde yaşayanlar,Müslümanların
Grek Projesi ve Rus faaliyetleri:
1768-1774 Osmanlı-Rus savaşına kadar gitmektedir. Bu savaş sırasında, Çariçe'nin "gözdesi" (aşığı) olan Prens Potemkin, "Doğu Sisteminin Büyük Planları" adı ile, Osmanlı İmpaatorluğunu yıkma amacını güden bir tasarı hazırlamışu. Bu tasarıda, Türklerin Avrupa'dan kovulmaları ve İstanbul merkez olmak üzere, bir Rus prensi'nin yönetiminde bir "Grek Devleti'' nin kurul­ması öngörülmekte idi. Bundan dolayıdır ki, II. Katerina'nın Nisan 1779'da doğan torununa, İstanbul'un kurucusu Bizans İmparatoru Konstantin'in adı verilmiş ve bir çok Rum dadısı Saray'a alınmıştı. Aynı zamanda Rum gençleri için Petersburg'da bir askeri okul açılmış ve tasarlanan "Grek Devleti" için Rum subay­lar yetiştirilmesi hazırlıklarına başlanmıştı. Hatta, Katerina, İstanbul'un Ruslar ta­rafından zabunın bir haurası olmak üzere bir madalya bile hazırlanmıştır
Rusya-Avusturya ittifakı ve Grek Projesi:
Yedi Yıl Savaşları sırasında İngiltere, Prusya ve Hollanda; Avusturya ve Fransa'ya karşı ittifak yapmı şlar ve galip gelmişlerdi. Ö zellikle Avusturya'nın Prusya'ya yenilm esi, b u devleti kuvvetli bir müttefik aramaya sevketti. Avusturya Başbakanı (Şansölye) Kaımitz bu müttefiki Rusya' da bulmuştu. Bunun sonucu ola­rak, 1781
Kırım'ın kaybedilmesi:
1774 Kaynarca Antlaşması ile Kırım Hanlığı'nın ba­ğımsızlığı kabul edilmişti. Bu, Rusya'nın Kırım Hanlığı'nı yıkmak ve kendi ege­ menliği altına almak için aulmış bir adımdı. Nitekim, antlaşmanın imzasından sonra, Ruslar, Kırım'da iç anlaşmazlıklar çıkarmaya, halkı Kırım Hanlarına karşı ayaklanmak için kışkırtmaya ve nihayet Kırım'a asker sevkederek, istediklerini Han seçtirmeye başladılar. 1777'de, evvelce Petersburg'da bulunmuş ve Katerina'nın sempatisini kazanmış olan Şahin Giray'ı, askeri baskı altında, Han seçtirdiler. Rusların bu müdahalesi Kırım Tatarlarının hoşuna gitmediği gibi, Osmanlı Devleti'ni de kızdırdı. Babıali, bu işe müdahaleye karar Yerdi ve o da İstanbul' da bulunan Selim Giray'ı Kırım Hanı tayin ederek, başkent Bahçesaray'a gönderdi. Bu iki Han arasında mücadeleler oldu ve Selim Giray mücadeleyi kaybedince İstanbul'a döndü. Osmanlı Devleti Rusya ile yeni bir savaşa başvurmak istediyse de, Fransa'nın araya girmesiyle bundan vazgeçti. Ve 10 Mart 1779'da Rusya ile yaptığı Aynalıkavak Antlaşması ile , Şahin Giray'ın Hanlığını tanıdı. Fakat Ruslar da asker­lerini geri çekeceklerdi. Ne var ki, Ruslar Şahin Giray vasıtasiyle Kırım'a nüfuz et­meye devam ettiler ve nihayet 1783'te Kırım'ı işgal ve Rusya'ya ilhak ettiler.
Reklam
Küçük Kaynarca:
Kaynarca Antlaşması'nın en önemli maddeleri, 2., 7. ve 14. maddelerdir. 2. madde ile Kırım Hanlığı'nın bağımsızlığı, yani Osmanlı Devletine olan bağlılığına son verilmesi kabul ediliyordu. 7. ve 14. maddeler ile de, Rus elçisinin Ortodoks uyruklar hakkında Osmanlı Devleti nezdinde yapacağı başvurular nazarı itibare alınacaktı ki, bu 7. madde, bundan sonra Rusya'ya, Ortodoks uyrukları bahane ederek Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmasına ve Ortodoks'ların "koruyucusu" rolünü oynamasına imkan sağlayacakur. 14. madde ile de, Rusya, İstanbul'da, bü­ tün Ortodoksların yararlanacağı bir bir kilise yapurma hakkını da elde ediyordu ki, bu yetki, adeta, 7. madde ile aldığı yetkinin bir tamamlayıcısı olmaktaydı. Antlaşmanın 11. maddesi ile de, Rus ticaret gemileri Boğazlar' dan serbestçe gelip geçecekler ve Ruslar bu amaçla münasip görecekleri Osmanlı kıyılarında konsolosluk açabileceklerdi.
·
Puan vermedi
Devlet-i Aliyye - Klasik dönem
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem, Osmanlı Devleti'nin yükselişini 17. yüzyıla kadar olan siyasal tarihi ve toplum, ekonomi gibi konuları ele alarak iki bölüme ayrılmış bir kitap. Tarih meraklıları için önemli bir kaynak olmasına rağmen, tarihle arası pek olmayanlar için yoğun bilgi içeriği zorlayıcı olabilir. Ancak, genel tarih anlayışını geliştirmek isteyen herkesin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Kitap, notlar alıp araştırmalar yapmak için sık sık durup dikkatinizi dağıtabilecek nitelikte. Çokça tavsiye ederim. Halil hocammm <33
Begüm Selin Arslanbas
Begüm Selin Arslanbas
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
Halil İnalcık
Halil İnalcık
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)Halil İnalcık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20102,569 okunma
Kimi aydınların, Balkan savaşlarından sonra Osmanlı Devleti'nin, artık esas itibariyle Türk ve Araplardan oluştuğuna bakarak, Avusturya - Macaristan modelinde olduğu gibi, bir Türk - Arap imparatorluğu haline getirilmesini düşündükleri anlaşılıyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.