Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Binbaşı Ahmet Bey çıkageldi.: " Bu birlik esir olacaktır, Araplar düşmana kaçıyor, ben bu işi yapamam." dedi. Biz savaşta, Arapların düşmana kaçtığını veva kolayca esir olduğunu görüyorduk. Önce bunu Arapların korkaklığına verdik. Sonradan öğrendik ki, bunun sebebi İngilizlerin Araplara propaganda ettiği istiklal fikriymiş. Osmanlı Devleti 1917'de bu durumu değerlendirmiş değildi.
Türkçülük cereyanı, eski Osmanlı İmparatorluğu içinde Türk halkının hayata bakışlarını belli bir yöne meyletmeye çalıştı ve işlerin icaplarına uygun olduğu için başarılı da oldu: Bugün köhne ve sarsılmış Osmanlı İmparatorluğu yok; genç ve dinç Türkiye milli devleti var!
Reklam
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Osmanlı Devleti'nin en zor döneminde maddi olarak Osmanlı'yı kalkındıracak tekliflerde bulunan Siyonist heyeti, huzurundan kovan ve her ne pahasına olursa olsun Filistin'den toprak sattırmayan
Sultan Abdülhamid
Sultan Abdülhamid
Han için Filistin Dışişleri Bakanlığı yapmış Refik Şakir En-Nedşe " Sultan Abdülhamid Filistin için tahtını kaybeden hükümdardır ." ifadesini kullanmaktadır. Siyonistler karşısında Abdülhamidi bir duruş sergileyen Sultan Abdülhamid Han için bugün Filistinliler,
Sultan Abdülhamid
Sultan Abdülhamid
ismini zikrettiklerinde sonunda (radıyallahu anh) Allah ondan razı olsun demektedirler. Ve bizler Sultan Abdülhamid Han'ın torunları olarak Filistin davasının ilk mazlumu olan Sultan Abdülhamid'in yolunu sürdürüp, Filistin Meselesini benimseyip, tüm gücümüzle Filistin'in özgürleşmesi için çalışmayı tarihi bir vazife olarak görmeli ve bu hususta gereken gayreti göstermeliyiz.
Sayfa 39
Osmanlı'da ile yeni Modern Türk devleti arasında demokrsi ve halkçılık
Meşruti saltanat bazı kayıtlar ve sınırlamalarla güya bir nevi halkçılık, bir nevi demokrasiydi; halk, bilerek, görerek, anlayarak, -çağdaş tabiri kullanırsak- şuurlu bir şekilde fikirlerini, maksatlarını, emellerini, gayelerini temsil eden yol göstericiler seçmiş varsayılıyordu! Varsayımlar böyleydi; gerçekliğe gelince, bazı mebusların kendileri bile gayelerinden habersiz, haberli olanların da bir haylisi kararsız ve değişkendi. Az çok şuurlu seçmenlerin belli programlarla kanaatli adaylar seçememesi İstanbul Mebusan'ının devamlı dalgalanmasına yol açıyordu. İki temel fikir vardır ki onların doğruluğuna ta gençliğimden beri inanıyor ve güveniyordum; ve elimden geldiği kadar da o iki fikrin hizmetçisi olmaya çalıştım. Bu iki fikirden birisi milliyetçilik (nationalisme), diğeri halkçılıktır (démocratisme). Şimdiye kadar Türkiye'de kurulup teşkilatlanan siyasi toplanışların hiçbirisinde bu iki temel fikri açıklık ve netlikle, saflık ve kesinlikle bulamadım. Nihayet yeni Türkiye Devleti'nin kuruluşu esaslarında, yeni Türkiye Devleti doğarken milleti kendinde cisimlendiren kahramanın ulvi ve kati sözlerinde, diğer bir tabirle Türk milletinin hür ve bağımsız varlığını ilan eden gür ve yüksek sesinde aradığımı buldum. Büyük Millet Meclisi Reisi'nin tarihi nutuklarını hatırlayınız. Gazi Başkumandan'ın Akdeniz'e doğru bir kasırga şiddetiyle ilerleyen muzaffer ordusu içinde, Türk bayrağını semalara kadar yükselterek yürürken yazdığı beyannameleri hatırlayınız… Bunlarda en derin, en esaslı, en açık ve en kesin bir şekilde milliyetçilik ve halkçılığı bulursunuz.
Tanzimat, Osmanlı için ölümcül silah olmuştur.
Tanzimat, Doğu meselesinin iktisadi devresinde, Avrupa'nın Osmanlı Devleti aleyhine kullandığı en öldürücü silah olmuştur: Sırf sermaye ile ve bu devrede sermayenin iki itaatkâr hizmetçisi mahiyetinde olan kültür ve siyaset ile, evvelleri harp ve siyasetle nail olduğundan daha çok kazanmıştır. Haçlıların bu bilmem kaçıncı seferinde İslam ehli üzerine havale ettiği bu yeni olacaktı zehirli silah, yani sermaye, yalnız siyasi bağımsızlığı, milli hâkimiyeti değil, yalnız dini ve milliyeti değil, geçim vasıtalarını kökünden kesiyor ve bu suretle Müslümanların hayatına, varlığına taarruz ediyordu. Tam başarı halinde, Doğu'nun ahalisi Avrupalıların kul ve kölesi olacaktı; Avrupa, Doğu'yu, İslami Doğu'yu ruhsuz bir ceset haline getirecek, istediği gibi kullanacaktı. Bağımsız geçim vasıtaları olmayan insanlar, rızklarını dağıtan kimselerin her türlü emel ve fikirlerine boyun eğmeye, tam itaatle itaat etmeye mecburdurlar. Aç insanlar yumuşak hamur gibi istenilen şekil ve kıyafete sokulabilir… Doğu meselesinin iktisadi safhasında, Avrupa Doğu'yu, tam canını alacak noktadan, midesinden yakalamıştı. Eğer başarılı olsaydı, artık Doğu meselesi tamamen ve katiyen halledilmiş olacaktı…
Reklam
Avrupa sermayesinin Türkiye'yi istilasından ne gibi neticeler doğdu?
Bu neticeler, bugün, artık kör gözlere bile batacak raddeye gelmiştir: Memleketimizin maden servetleri yabancı sermayedarlara mal oldu; memleketimizin kara ve deniz nakliye vasıtaları, demiryollar ve vapurlar tamamen yabancı sermayedarlar elindedir; memleketimizin belli başlı iskelelerinin limanları, sahillerimizin fenerleri yine yabancı sermayedarlar elindedir; memleketimizin belki en önemli bir servet kaynağı olan tütün işi de yabancı sermayedarlar elindedir; memleketimizde akçe piyasasının mutlak ve müstebit hükümdarı olan sözde Osmanlı Bankası yabancı sermayedarların elindedir; ve nihayet Düyunu Umumiye kuruldu ki, onun vasıtasıyla memleketin gelir kaynaklarından birkaç belli başlısı doğrudan doğruya yabancı sermayedarlarının idaresi altına geçti; ve devletin bağımsızlığının bir kısmı bu suretle zayi olmuş oldu… Banka, Reji, Düyunu Umumiye, Avrupa kapitalinin Türkiye iktisadi bağımsızlığını asmak için hazırladığı altından bir sehpadır. Efendiler, efendiler, Düyunu Umumiye'nin bildiğiniz muazzam ve muhteşem binası, tesadüfi olarak, İstanbul'un bağrına ve Babıâli'nin ta tepesine kurulmuş değildir. Bu mahallin seçilmesinde, hatta binanın şekil ve kıyafetinde bile timsali bir mahiyet vardır. Padişah sarayından ve Babıâli'den daha sağlam, daha mükemmel, daha gösterişli olan bu bina, Tanzimat'tan beri Osmanlı Devleti'nin gerçek hükümdarı olan Avrupa kapitalinin, Avrupa sermayesinin yüce hükümdarlık sarayıdır.
Memalik-i Şahane Duhanları Müşterekü'l-Menfaa Reji Şirketi veya kısaca "Reji", Osmanlı Devleti, Düyunu Umumiye ve üç bankacılık grubu (Die Österreichische Kreditanstalt - Viyana, Banker S. Bleichröder - Berlin ve Bank-ı Osmani-i ŞahaneKitabı okudu
Avrupa'nın, Osmanlı'yı paylaşama(m)asından doğan Cihan Harbi
Avrupa büyük devletlerinin Doğu'yu ve Doğu'nun bir kısmı olan Osmanlı İmparatorluğu'nu aralarında uyuşarak, dostça paylaşamamaları Cihan Harbi'nin önemli sebeplerindendir. Bu bakımdan denilebilir ki, Harbi Umumi Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşmak için açılmıştır. Lakin efendiler, Osmanlı toprakları, boş arazi, sahipsiz arazi değildi; bu memleketin sahip ve hâkimleri, Türkler vardı. Türkler çok yorgundular; fakat ölü değil, diriydiler; memleketleri parçalanmak, bağımsızlıkları bitirilmek, namusları çiğnenmek istenilince, tabiatiyle işe karıştılar. Bu suretle Osmanlı Türk devleti mevcudiyetini, hayatını müdafaa ve bununla beraber bütün İslami Doğu'nun esaretini hafifletmek için, bilmem kaçıncı defa, Hıristiyan Batı'nın müthiş taarruzuna, dört taraftan hücumuna karşı göğüs germeye lüzum ve mecburiyet gördü.
Vefatının Ardından Türk Basınında Papa Eftim
Papa Eftim'in vefatı Türk basınında geniş çapta yer bulur. 19 Mart 1968 tarihli Milliyet gazetesi Papa Eftim'in ölümü ile ilgili bir yazısında bu büyük dava adamından şöyle bahseder: "Yanık yüzlü, temiz yürekli, kadife bakışlı bu Orta Anadolu çocuğu Ortodoks olarak doğmuştu. Büyük din cereyanlarının çatıştığı Küçük Asya'da
Birinci Dünya Harbinde Osmanlı Devleti yenilgiyi kabul edip de, harp boyunca Harbiye Nazırı ve Genelkurmay Baş­kanı olan Enver Paşa, 8.10.1918 tarihi ile ordulara ve bu arada bizim Kafkas cephemize de, «bayraklarımızı sarmak ve kılıç­larımızı kınına koymak» tebliğini gönderip veda ettiği zaman, ilk akla gelen hareket, bulunduğumuz topraklarda istiklâle ulaşmak ve yeni devletler kurmak olmuştur. Hatta, bugünkü Iğdır bölgesiyle karşısındaki bir kısım Ermenistan toprakları­nı içine alan bir Aras devletinin ilk teşebbüslerini hatırlarım .
Sayfa 167
Reklam
Çeçenistan Tarihi 6
16. yüzyılda başlayan ve Kafkasya'yı da etkileyen Sünni Osmanlı-Şii İran savaşları Çeçenistan'ı dolaylı olsa da tesiri altına aldı. İki gücün de nüfuz alanının dışında kalmaya başaran Çeçenler, bu savaşta Osmanlı Devleti'ni desteklediler.
Osmanlı Devleti Avrupa’da Rönesans'tan sonra gelişen yeniliklerden haberdar olmadığı, kendi içine kapalı yaşadığı için yıkılmıştır. Avrupa'nın ilim ve tekniğe dayalı yeni orduları karşısında eskiyen Osmanlı orduları tutunamamışlardır. Osmanlı Devleti’nin tarihi başarılarıyla övünelim, fakat onun yıkıldığını da unutmayalım.
Nizamiye Medreseleri Eğitim Sistemi
Nizamiye Medreseleri'nde yıl geçme esası yoktu, Aslında Selçuklu ve Osmanlı medreselerinin çoğunda, yüzyıllar boyunca durum böyleydi. Bugün okula giden çocuklara sorduğumuz “kaça gidiyorsun?” sorusu eskiden sorulmaz, bunun yerine “hangi eserleri bitirdin?” diye sorulurdu. Yani önemli olan o okulda kaç yıl tükettiğin değil hangi eserleri okudugun, hıfzettiğin ve aklına yerleştirdiğindi.
Orhan Gazi düzenli bir askerî teşkilat kurdu, Osmanlı Devleti'nin ilk parasını bastırdı; fethettiği yerlere adalet ve idari işler için kadılar, askeri işler için subaşılar tayin etti. Şehir, kasaba ve hatta köylerde camiler, mescitler, hamamlar, hanlar, medreseler kurdu. Zamanında Osmanlı Beyliği halkı o kadar varlıklı ve rahattı ki, tarihçiler, "Zekât verecek fakir kalmamıştı" diye yazarlar.
Sayfa 30 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
1931 yılının 4 Haziran'ında 200 balya tarihî belge, okkası üç kuruştan, hurda kâğıt olarak Bulgaristan'a satıldı. Bunlardan Bulgar Devleti'nin işine yaramayanlar, 40 milyon leva karşılığında Vatikan'a aktarıldı. Gerisi "Bulgar Tarihinin Türkçe Kaynakları" genel adı altında ciltlerce yayınlandı.
Sayfa 11 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.