Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan beylikler içindeki en büyük iki beylik, Karaman ve Germiyan Beylikleri idi. Bu önemli beylik, hiç savaş olmaksızın, kardeş kanı dökülmeksizin, Osmanlı Devleti’nin bir parçası haline geliyordu. Öyle anlaşılıyor ki, kuruluşu üzerinden daha bir yüzyıl geçmeden, Osmanlı Devleti, Avrupa’da da toprak sâhibi olduğu ve sürekli genişlediği için, Anadolu Türklüğü’nün gözde beyliği ve ümidi olmuştu.
FETRET DEVRİ (1402-1413)
Yıldırım’ın tutsak düşmesinden sonra, oğulları devleti ele geçirmeye çalıştılar. Emîr Süleymân ve sonra Mûsa Çelebi Osmanlı Avrupa’sına hükmederken, Mehmed Çelebi’de Anadolu’da elde kalan bölgeye kardeşi Îsa Çelebi’den sonra hâkim oldu.
Reklam
Türk dünyasını derinden etkileyen hadise, İslamiyet'in sekizinci yüzyıl ortalarından itibaren Türkler tarafından büyük çoğunlukla benimsenmesi olmuştur. Zamanla Türk milleti İslam dininin emrettiği ilkeler doğrultusunda kültür hayatında değişikliğe gitmiş ve Türk-İslam kültürü diye adlandırabileceğimiz bir senteze bağlı olarak çok sayıda devletler kurmuştur. Osmanlı Devleti de bunlardan biridir.
Siyonist hareketin liderleri vakit kaybetmeden Osmanlı Devleti'ni işgal edip parçalamak isteyen devletlerle irtibata geçtiler. Ardından "Genç Türkler" ve ona bağlı olan "İttihat ve Terakki" gibi yönetime muhalif gruplarla işbirliği yapmaya başladılar. İttihat ve Terakki, Arap düşmanlığıyla bilinen ırkçı-turancı bir cemiyettir. Bu nedenle siyonistler, masonlar, dönmeler ve dış güçler bir araya geldiler. Sultanı tahttan indirme planlarını görüşmek maksadıyla Selânik'te ardı ardına toplantılar düzenlediler. Çünkü Siyonizm'in hayallerini boşa çıkaran bu Sultan hâlâ devletin başındaydı. Türk ve İngiliz arşivindeki tarihi vesikalar, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yapı itibariyle Türklükle İslam'la ilgisi olmadığını belgelemektedir.
Osmanlı Devleti'nin bir tarihi vardı ve bu tarih geçmiş olayların ardarda sıralan­masından değil, bir toplumun hayat tarzın­dan, o toplumda sorumluluk yüklenenlerin (olduğu kadar) iradelerinden ve (olduğu ka­dar) dirayetlerinden yükselen bir tarihti.
İLBER HOCANIN TAVSİYE ETTİĞİ 25 KİTAP
1.Osmanlı İmparatorluğu (Halil İnalcık) 2. Batı-Doğu Divanı ( Johann Wolfgang von Goethe) 3. Hafız Divanı 4. İnce Memed ( Yaşar Kemal) 5. Fuzuli Divanı 6. Timurlenk 7. İslam Uygarlıkları Tarihi ( Corci Zeydan) 8. Bir Orta-doğu Tarihçisinin Notları ( Bernard Lewis) 9.Savaş ve Barış ( Lev Nikolayeviç Tolstoy) 10. Kral Lear ( William Shakesper) 11. Yüzbaşının Kızı ( Aleksandr Sergeyeviç Puşkin) 12.Vanya Dağı ( A. Pavlavic Çehov) 13. Madame Bovary( Gustave Flaubert) 14.Savaş Günlükleri 15. Semerkant ( Amin Maalouf) 16. Puslu Kıtalar Atlası ( Ihsan Oktay Anar) 17. Milli Mücadele Başlarken ( Tayyip Gökbilgin ) 18.Suyu Arayan Adam( Şevket Süreyya Aydemir ) 19.Yeniçeriler ( Resad Ekrem Koçu) 20.Yavuz Sultan Selim ( Feridun Emecen) 21.Devleti Aliyye ( Halil İnalcık) 22.Sultan Alp Arslan ( Cihan Piyadeoğlu) 23. Hüsran ( Şadi Sirazi) 24.Karamazov Kardeşler ( Dostoyevski ) 25.Kambur ( Şule Gürbüz )
Reklam
Buraya dikkat tam da bugünü anlatmaktadır!!!
Patrik Gregorios'un Rus çarı Aleksandr'a yazdığı mektup tarihi önem arz etmesi ve ibret alınması bakımından mühimdir. Mektupta şöyle demektedir: "Türklerin maddeten ezmek ve yıkmak imkânsızdır.Türkler, Müslüman oldukları için çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve İzzet iman sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıkları ve kadere rıza göstermeleri yanında kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda yönetecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkardırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da geleneklerine olan bağlılıklarından, ahlaklarının güzelliğinden ileri gelmektedir. Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi rabıtalarını (bağlarını) kesretmek (parçalamak), dini metanetlerini (sağlamlığını) zaafa uğratmak (zayıflatmak) icab eder. Bunun da en kısa yolu, an'anat-ı milliyetlerine (milli geleneklerine), maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere alıştırmaktır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendiliğinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir. Bu sebeple Osmanlı devleti'ni tavsiye için mücerret olarak harp meydanındaki zaferler kafi değildir. Hatta sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakalarını tahrik edeceğinden, kendilerini anlamalarına sebep olabilir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden, bünyelerindeki tahribi tamamlamaktır."
Sayfa 187Kitabı okudu
İLBER HOCANIN TAVSİYE ETTİĞİ 25 KİTAP
1. Osmanlı İmparatorluğu – Halil İnalcık 2. Batı-Doğu Divanı – Johann Wolfgang von Goethe 3. Hafız Divanı 4. İnce Memed – Yaşar Kemal 5. Fuzuli Divanı 6. Timurlenk – Beatrice Forbes Manz 7. İslam Uygarlıkları Tarihi – Corci Zeydan 8. Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları – Bernard Lewis 9. Savaş ve Barış – Lev Nikolayeviç Tolstoy 10. Kral Lear – William Shakespeare 11. Yüzbaşının Kızı – Aleksandr Sergeyeviç Puşkin 12. Savaş Günlükleri – Kont Galeazzo Ciano 13. Vanya Dağı – A. Pavlavic Çehov 14. Madame Bovary – Gustave Flaubert 15. Semerkant – Amin Maalouf 16. Puslu Kıtalar Atlası – Ihsan Oktay Anar 17. Milli Mücadele Başlarken – Tayyip Gökbilgin  18. Suyu Arayan Adam – Şevket Süreyya Aydemir  19. Yeniçeriler – Resad Ekrem Koçu 20. Yavuz Sultan Selim – Feridun Emecen 21. Devleti Aliyye – Halil İnalcık 22. Sultan Alp Arslan – Cihan Piyadeoğlu 23. Bustan – Şadi Sirazi 24. Karamazov Kardeşler – Dostoyevski 25. Kambur – Şule Gürbüz
Sayfa 232Kitabı okudu
Genel olarak valide sultanların “saltanat” dönemi, Kanuni’nin zevcesi Hürrem Sultan’dan başlayarak Nurbanu, Safiye, Kösem ve Turhan Sultanlar zamanında bir yüzyıl sürmüştür. Bu dönemde devlete hakim olan Harem’in tarihi, Osmanlı Devleti tarihinin gizli kalmış yanlarını anlamak bakımından önemlidir ve son derece dramatik sahneleriyle XVII. yüzyıldan beri Fransa’da ve Türkiye’de romancılara ve tiyatro yazarlarına ilham kaynağı olmuştur. XVII. yüzyıldan beri tarihçiler, devletin çöküşünü hazırlayan faktörler arasında “kadınlar salatanı” nı öne sürerler.
Mustafa Kemal büyük nutukta bunu şöyle ifade etmektedir. “Osmanlı İmparatorluğu, padişah, halife, bu kelimeler boş laflardan başka bir şey ifade etmiyordu… Bu durumda verilecek bir tek karar vardı: Milli hâkimiyet esasına dayanan kayıtsız şartsız bağımsızlığa sahip yeni bir Türk devleti kurmak. İşte İstanbul’dan ayrılmadan önce aldığımız karar buydu ve Samsun’a ayak basar basmaz bunu gerçekleştirmeye çalıştık.”
Reklam
Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi
Sultan Abdülhamid'in verdiği resmi tarih olarak 1300'de kurulmuştur. Okul kitaplarında 1299 denirken, Prof. Dr. Halil İnalcık Hoca "Bafeus Savaşı (Koyunhisar) ile devletin kurulduğunu belirterek, dolayısıyla 1302 olduğunu belirtmiştir.
Priamos’un hazineleri (Truva)
Schliemann, Osmanlı Devleti topraklarında arkeolojik çalışmaya izin veren ancak buluntulara el konulmasına engel olan mevcut yasanın varlığına rağmen 1873'te hazineyi Atina'ya kaçırır. Osmanlı Devleti hukuki yollara başvurur ancak Atina'da görülen davadan eli boş döner.
OSMANLI “İMPARATORLUK?” MUDUR YOKSA "DEVLET” MİDİR?
Zaman zaman Osmanlı Devleti için “imparatorluk” terimini kullandığım için yadırganıyorum. “İmparatorluk” (empire) kelimesinin “emperyalizm” (imperialism) kelimesiyle bağlantısı dolayısıyla ortak hafızamızda olumsuz çağrışımlar taşıdığı doğru olmakla birlikte yine de Osmanlı Devleti için “imparatorluk" terimini kullanmayı tercih ediyorum. Neden? Çok basit ve pratik bir sebebi var bunun: Osmanlı Devleti tabiri doğrusu olmakla birlikte Arapçadaki “devlet (ed-devlet) kelimesi özellikle son yüzyıl içerisinde klasik İslam kültüründe haiz olduğu çok geniş anlam alanını kaybetmiş ve neredeyse tamamen ulus-devlet (nation-state) ile özdeşleşmiştir. Bu durumda devlet teriminde Osmanlı Devleti'nin beşeri bünyesini meydana getiren ulus-dışı oluşumlar ifade edilemez olmaktadır. Çok kavimli, çok dilli, çok dinli, hatta çok hukuklu bir yapının mevcut ulus-devlet algısı içine sığamayacağı açıktır. Ulus-devlet bir asli millete dayanır ve diğerlerini azınlık kabul eder. Oysa imparatorluk teriminde hiç olmazsa bu çok milletli ve çok dinli vs. farklılıklara hoşgörüyle yaklaşan bir devlet imajı muhafaza edilmektedir. Bu bakımdan sakıncalarını bilsem de, Osmanlı için devlet yerine imparatorluk demeyi genellikle tercih ediyorum. Keşke devlet kelimesi asli anlamını muhafaza edebilseydi de biz yabancı bir kelimeyle onu karşılamak zorunda kalmış olmasaydık.
İLBER ORTAYLI NIN TAVSİYE ETTİĞİ 25 KİTAP
1.Osmanlı İmparatorluğu (Halil İnalcık) 2. Batı-Doğu Divanı ( Johann Wolfgang von Goethe) 3. Hafız Divanı 4. İnce Memed ( Yaşar Kemal) 5. Fuzuli Divanı 6. Timurlenk 7. İslam Uygarlıkları Tarihi ( Corci Zeydan) 8. Bir Orta-doğu Tarihçisinin Notları ( Bernard Lewis) 9.Savaş ve Barış ( Lev Nikolayeviç Tolstoy) 10. Kral Lear ( William Shakesper) 11. Yüzbaşının Kızı ( Aleksandr Sergeyeviç Puşkin) 12.Vanya Dağı ( A. Pavlavic Çehov) 13. Madame Bovary( Gustave Flaubert) 14.Savaş Günlükleri 15. Semerkant ( Amin Maalouf) 16. Puslu Kıtalar Atlası ( Ihsan Oktay Anar) 17. Milli Mücadele Başlarken ( Tayyip Gökbilgin ) 18.Suyu Arayan Adam( Şevket Süreyya Aydemir ) 19.Yeniçeriler ( Resad Ekrem Koçu) 20.Yavuz Sultan Selim ( Feridun Emecen) 21.Devleti Aliyye ( Halil İnalcık) 22.Sultan Alp Arslan ( Cihan Piyadeoğlu) 23. Hüsran ( Şadi Sirazi) 24.Karamazov Kardeşler ( Dostoyevski ) 25.Kambur ( Şule Gürbüz )
Osmanlı padişahları devletin temelini ve idaresini çok güzel kurdular. ... Osmanlı devleti dünyanın en güçlü devleti idi. Bu gücü hicbir milleti sömürmeyişinden ve halka iyi davranmasından geliyordu...
Sayfa 75 - Çamlıca yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.