Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öyle anlaşılıyor ki Ermenileri bir iç düşman olarak belirleyen troyka rejimi, imparatorluğun özellikle merkezî bölgelerinde onların oranını 'kabul edilebilir' bir düzeye indirmeye karar vermişti. Bunu tehcir yoluyla yapmaya karar vermiş olsa da, savaş şartlarında ve etnik gruplar arasındaki gerilimin bunca arttığı bir ortamda tehcir edilen Ermenilerin kamplara sağlam olarak ulaşması pek de akla yatkın olmayan bir olasılıktı. Dahası Ankara, Kütahya gibi Rusya cephesinden çok uzak yerlerdeki Ermenilerin bile tehcir edilmesi, tehcir edilecek Ermenilerin kapsamının sürekli genişletilmesi, üstelik tehcir edilenlerin mallarının apar topar satılması, hükûmetin niyetinin cephe güvenliğiyle alakalı bir geçici tedbir almak olamayacağını açıkça gösterir.
Sayfa 157 - Burjuva Devriminin ve Savaşın Belirsiz SınırlarındaKitabı okuyor
"Kirsavan'daki isyan 19. yüzyıl köylü isyanlarının belki de en önemlisidir; zira orada köylüler 1861'e kadar yaşayan ve demokratik temsile dayanan bir yönetim kurmayı başarmışlardı."
Sayfa 55
Reklam
"Rumeli'nin kozmopolit ortamının etkisiyle Musa'nın rejimi heterodoks İslama daha açıktır; bu, Bedreddin'i en yüksek yargı makamı olan kazaskerliğe atamasından bellidir."
Sayfa 28
'Fetret Devri', 1416 Isyani ve Şeyh Bedreddin
"Osmanlı devletinin Ankara Savaşı sonrası çöküşü ve toparlanma sancıları alternatif modeller için uygun bir ortam yaratmıştı. Bu anlamda yaşanan toplumsal kalkışma, imparatorluğun ilk dönemindeki siyasal rejime ve egemen toplumsal ilişkilere yöneltilen güçlü kitlesel bir itiraz olarak görülmelidir. Aslında Şeyh Bedreddin Isyanı olarak bilinen bu kalkışma, birbiriyle yakından alakalı iki isyandan oluşmaktadır. Şeyh'in öncülüğündeki isyan, Balkanlar'da Dobruca bölgesinde gerçekleşirken, müridi Börklüce Mustafa, Ege'de Karaburun yarımadasında ayarlanmıştır."
Sayfa 28
İlk sultanlar görece sade bir hayat süren ve en azından yönetici sınıfın üyeleri için erişilebilir olan şahsiyetlerdi. 1453'ten sonra herkesten üstün, erişilmez, ulu bir padişah anlayışı yerleşirken, padişahın şahsı ve şahsiyeti 1550-1650 arası dönemde önemini yitirdi.
Sayfa 32 - Başlangıç NağmesiKitabı okuyor
[...] 1917 Bolşevik Devrimi'nin de etkisiyle sosyalist fikirler Anadolu'da çok popüler hale gelmişti. Çerkez Ethem-Yeşil Ordu örneğinde olduğu gibi bu popülerlik zaman zaman kitleselliğe de dönüşüyordu. Ancak bağımsız hareket eden diğer gruplar gibi sol muhalefet de Kemalistler tarafından tasfiye edildi.
Sayfa 99 - Burjuva Devriminin ve Savaşın Belirsiz SınırlarındaKitabı okuyor
Reklam
Çok sayıda Ermeninin (ve bu arada büyük toprak sahipleri ve ağaların) toprakları II.Abdülhamit ve II.Meşrutiyet dönemlerinde Kürt ve Türk aşiret reisleri tarafından gasp edildi. II.Abdülhamit tarafından bazı Sünni Kürt aşiretleri mensupları arasından oluşturulan yarı-düzenli askeri birlikler olan Hamidiye Alayları 1890'ların başından itibaren bu dönüşümde merkezi bir rol oynadılar.
Sayfa 102
Mehmet Ali Aybar, DP dönemi siyasal hayatında halkla ilişkiler ve iletişimde bir değişiklik olduğunu belirtirken tam da bu yeni tarza dikkat çeker. “Oy avcılığı için olmakla birlikte” diye yazar Aybar, “halkla ilişkiler daha eşit, daha insanca bir görünüm aldı.” Aybar’ın bu tümcesindeki “oy avcılığı” vurgusu önemlidir; zira, daha eşitmiş gibi görünen siyasi ilişki biçimi ve insani iletişim formlarının asıl hedefi halkı yoksulluğa ve sömürüye iten nedenlere bir çözüm sunmak değil, eşitsizlikleri oyla yeniden üretmekti. Adnan Menderes halkla ilişkilerdeki başarısıyla sıra dışı bir siyasal liderdi. Menderes’in siyasi mitinglerde kullandığı dil, halka hürmetkar ve hizmetkar olan bir siyasi liderin diliydi. Zaten kendisi Celal Bayar tarafından tam da bu nedenle başbakan olarak seçilmişti. Bir toprak beyiydi ve yıllarca hizmetinde çalıştırdığı köylülerin dillerini ve hissiyatlarını iyi öğrenmişti.
Sayfa 428
Yabancı sermayeye karşı kökten olumsuz bir tavra sahip olmamasına rağmen Cumhuriyet yönetimi bu dönemde kimi millileştirmeler de yaptı. Özellikle demiryolu şebekesinin ve tütün rejisinin millileştirilmesi ve 1926 yılında kabotaj hakkının (Türkiye’ye ait limanlar arasında deniz ulaşımı yapma hakkı) yabancı sermayeye yasaklanması önemliydi. Bu yıllarda devlet yatırımlarının başlıca alanı demiryollarıydı. O yıllarda ‘şimendifer siyaseti’ olarak adlandırılan bu politika, liberal çevreler tarafından büyük kamu kaynaklarını yutmakla eleştirilse de, Kemalist iktidarın gözdesiydi.
Sayfa 201
Edirne Vakası'yla sultanın iktidarının sınırları bir kere daha görülmüş, Osmanlı siyasetine damgasını vuran kapıların üstünlüğü tescil edilmiş, yeniçeriler bir kez daha önemli bir aktör olarak siyaset sahnesine çıkmış, kent esnafı isyanda önemli bir rol oynamıştır.
Sayfa 49
74 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.