Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

osman

Sabitlenmiş gönderi
Ars Longa Vita Brevis
İçindeki boşluk duygusu açlıktan da susuzluktan da beter; bu boşluğu doldurabilmek için dünyanın ona verdiğinden daha fazla zamana ihtiyacı var. Duyguları doyurmak imkansız.
Sayfa 382
Reklam
İnsana tuhaf gelse bile, bir kanun veya içtihadın nerede ve nasıl aranacağını hiç bilmeyenler, sanıldığından çok fazladır. Neden diye sorarsanız bunun tek sebebi, hâkim veya avukatın, kendi zekâsına haddinden fazla güvenmesidir. Gerçi zekâ, önemli bir değerdir. Bunu kimse inkâr edemez. Fakat hukukta öyle olaylar vardır ki, bunları zekâ sayesinde çözümlemek imkânsızdır. Olumlu bilgiye malik değilseniz yarı yolda kalmaya mahkûmsunuz.
Buna engel olmak için tek çare, hâkimin, tarafların niteleme tarzına ve izah biçimine bakmaksızın, olayı kendi mantığı ile bağımsız olarak tahlil etmesi ve bir esasa bağlamasıdır. Her hukukçu, ister hâkim ister avukat olsun, ileri sürülen iddialar ile vakıa arasında hukuken bağlantı kurarak, davanın dayandığı hukukî ilişkiyi kendi kendine bulmaya çalışmalıdır. Böyle yapmazsa, tarafların görüş tarzlarının etkisi altında kalarak, haklıya haksızlık etmiş, haksızı da haklı çıkarmış olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu bakımdan acele hareket, daima zararlı sonuçlar verir. Mesleğe yeni başlayan, sonucu buldum sanarak, cevaba kendini hazır sayar. Fakat olayı gelişigüzel inceleyip, hemen baştan savma karara varan hukukçu, yüzde doksan oranında yanılır. Bunun başlıca nedeni, olayı etraflı olarak incelemeden, duygularına göre davranmış olmasıdır. Talep haklıdır veya haksızdır demek kolaydır. Fakat böyle bir hükmün doğru olduğunu ispat etmek, yani isabetli gerekçesini bulmak güçtür. îşte bu güçlüğü yenmek gerekir.
Toplumun durup düşünecek zamanı yoktur. O hep hareket halindedir. Bu tempoya ve strese dayanamayıp saf dışı kalan bazı bireyler olduğunda, ya da bu tempoyu belirleyen idoller öldüğünde, başkaları hemen onların yerini alır. Toplumun temposuna ayak uyduramamak, onun akışını ve sürekli değişen standartlarını yakalayamamak, psikiyatrist için de bizim için de psikolojik sorunların belirtisi sayılır. Bu bağlamda, psikiyatriste giden kişi, yeniden yarış pistine çıkmadan önce yağlama servisinde teknik bakım gören bir yarış arabasına benzer. Yarışın kendisi asla sorgulanmaz.
Reklam
Biz, özgür olmaktan korkuyoruz aslında. Yerleşik düzenin dikte ettiği, herkesin de karşılıklı olarak kabullendiği tutum ve davranış sınırlarının içinde kalmak istiyoruz. Bizi nihai bağımsızlığa götürecek adımı atmaya cesaret edemiyor, kendi içimizdeki sese kulak vermekten çekiniyoruz. Çünkü öyle yaptığımız zaman, bize genellikle deli deniyor. Bize deli denmesini istemiyoruz. Bize deli denmesinin ve deli muamelesi yapılmasının sonuçlarına katlanacak gücümüz yok.
Akıl hastanelerindeki delilerin özgürlüğü ve kamusal haklan uğruna pek kimse eyleme geçmez. Oysa, tüm ezilenlerin içinde, kendi davalarını kamuoyuna yansıtamayan, yansıtmalarına izin verilmeyen, bu özgürlüğe sahip olmayan bir tek onlar var. Onların yakınmaları olsa olsa bir başka psikiyatrist tarafından ele alınır ve karara bağlanır. Basın toplantıları, protesto gösterileri düzenleyemezler; oy hakları bulunmadığı gibi, özel mülkiyetlerini bile diledikleri gibi kullanamazlar.
Konuşmak, " geçici bir ölümsüzlük " peşinde boşu boşuna koşmaktır. "Ben varım" çığlığıdır bu. Sessizlik zamanla ve sonsuzlukla olan ilişkimizin bilincidir. Aynı zamanda hem sonsuzluktur hem de bir toz zerreciği. Sessizlik çok boyutlu, çok duyumludur.
Uyuyamayan, uykusuzluk hastalığı çeken kişiler, karanlığın getirdiği sınırsız özgürlük ve gerçeklikle baş edemeyen kişilerdir aynı zamanda. Bu insanlar, gün boyunca, her şeyi izlemekle oyalanırlar. Oysa gece artık izlenecek bir şey yoktur. Sadece, yaşamın o belirgin sesi duyulur içten içe. Gündüzden soyutlanıp, kurtulmuş olan anlamsızlık, artık saklı değildir. Hayatta olma bilinci kendini daha güçlü bir şekilde hissettirir geceleri, ölümün varlığı da öyle. ''Yaşamın anlamı'' gece duyumsanır ve sorgulanır. Kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz. Yaşam, gecenin konusudur.
geceye övgüKitabı okuyor
Geceleri âşık olur, birbirimize aşkımızı geceleri ilan ederiz. Gündüzler bizi mantığımızı kullanmaya, kendi hapishanemize kapanmaya zorlar. Gün boyunca baskı güçleri, aşkın özgürlüğüne karşı savaşır. Ama geceler bizi yeniden aşık eder, bize "seni seviyorum" dedirtir. Gündüzleri söylenen "seni seviyorum” lar geceye gönderme yapar.
Reklam
845 syf.
·
Puan vermedi
·
82 günde okudu
Ortaklıklar Hukuku
Ortaklıklar HukukuOruç Hami Şener
7.6/10 · 38 okunma
1.420 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.