Düş ile gerçeğin,olmuş ile olmamışın birbirine karıştığı ,roman içinde roman olduğunu düşündüğüm bir roman..
Kitapta kim başrol kim yan karakter belirsiz bence.Her bölüm anlatılmaya başlandığında olayların merkezindeki insan oluyor yazarımız ve onun gözünden anlatılıyor olaylar..Hikayedeki karakterlerin birçoğu sorgulayıcı ,kendiyle mücadele halinde hepsi ve böyle olması benim ilgimi çekmesini sağladı sonuna kadar kitabı okumak için.
Neden bir kez bile İstanbul demeyi tercih etmedi yazarımız ve her seferinde Konstantiniyye diye yazmış bu da bana düşündürücü geldi.Osmanlı zamanını anlatan dönem romanı bu ama hâla mı Konstantiniyye diyordu herkes..
İhsan baba kitap boyunca diyor ki; ‘ Hepiniz benim düşüncelerimde varsınız sadece..’
Bu düşünceye en çok kimler kapılır başka insanlarla ortak duygu ve düşünce paylaşamayan uyumsuz diye tabir edeceğimiz insanlar daha mı yakın oluyorlar ne!
Belki de belirsizliklerle boğulduğumuz durumlarda etrafımızda hiçbir şey bizim algıladığımız gibi olmadığı ısrarla bize başkalarınca söylendiğinde mi bu düşünceye daha yakın oluruz..Derin bir şüphe bu..
Bu türden kitaplar okuduğumda hep aynı şeyi düşünürüm.23 yıldır anlattığım tarih mi gerçek tarih yoksa bu kitaplarda tarihin gerçek maddesinden beslenen sağlam kurgulu tarihsel romanlar mı gerçek..
Sonuçta geldiğim duygu ve düşünce şu oluyor ;benim anlattığım tarih tatsız ve tuzsuz bir etimek aslında:)
Dönemleri sosyal,ekonomik,beşeri,felsefi,dinî vb birçok yönüyle zihinde somutlaştırarak anlayabilmek için bu tarzda çok iyi kurgulanmış tarihsel romanlar bence okunmalı..
Mesela hiçbir tarih kitabında cellatların ellerindeki palaya yatağan adı verdiklerini,zihinde suçlu bulduklarını öldürdükten sonra tüm mallarını satıp savuşturduklarını okuyamazsınız..
Mesela hiçbir tarih kitabında yeniçerilerin mahallelerde korku salan müfettiş edasıyla halkı sorguladıklarını,kıraathanelerde hikaye anlatıcılardan hikaye dinleyen güruh arasında oturduklarını da okuyamazsınız.Yeniçeri dediğin padişah için savaşır,ulufe diye maaş alır ,devşirmedir falan filan bu kadar..
Tarihsel romanlar içinde gerçek ünvanlar kurgulandığında yaşayan ete kemiğe bürünen duygu besleyip yargı verebileceğiniz kişilere dönüşüyor ve bence etkileyici birşey bu.
Evet bende etkilendim yazarımızın engin tarih bilgisinden.O kadar çok dönem kelimesi var ki kitapta.. Mesela Zıbık :))))))))))))
Yazamam buraya okuyun kendiniz öğrenin..Her şey geçmişte düşünülmüş ve hiçbir şey yeni değil..
Kitaplar içinde rastlıyoruz ölüme meydan okuyan kahramanlara..Ölümsüzlüğü arayan ve bu uğurda ömrünü heba eden karakterlere..
Düşünüyorum hergün yinelenen birbirine benzer duygu ve düşüncelerin yaşandığı hayatın neyini bu kadar kendinizi paralayarak uzatmaya çalışıyorsunuz..Manasız bir çaba.Ölüm kadar güzel bir son olabilir mi tüm rutin ve acıların bitmesine..Vallahi bir kelime hem bu kadar ürkütür hem de bu kadar rahatlatır mı insanı..Evet ben böyle düşünüyor ve hissediyorum.
Büyüleyici bir roman okudum İhsan baba satırları içimde teslimiyet duygusunu çokça besledi ve hissettirdi..Erotizm sıfırdı kitapta ve bence erotizme yer verilmeden de akıcı ve okunabilir bir kitap yazılabiliyormuş zaten okurum ben de..
Kitabı okuduktan sonra geldiğim düşünce ;’Hayatı karmaşıklıktan uzak,basit şekilde yaşa.’
1000kitap okurlarına tavsiye ederim..