Öncelikle kitap sosyal medyada çokça övüldü hatta altı çizili bir sürü postitli halini de gördüm ve dedim tamam herhalde bu kadar insanın bir bildiği vardır. Vardır sanmıştım ama üzülerek söylemeliyim ki benim için bu kitabı okumak neredeyse bir işkenceye dönüşecekti.
Olayların sürekli tekrar etmesi, aradaki iletişim kopukluğu, bazı olayların kesinlikle bir nedeni olmayışı, betimlemelerin neredeyse hiç olmayışı.. bunlar beni fazlasıyla uzaklaştırdı kitaptan. Kitabı yarılayana kadar hep hadi asıl olaya gir artık diyip durdum ve yarısından sonra olayların hep tekrar edeceğini anlayıp kabullenerek okumaya devam ettim.
Ana karakterlerimiz birbirlerine çok aşık olduğunu, birbirleri olmadan yapamadıklarını ve karşı koyamadıklarını hem sözle hem de hareketleriyle ne kadar ortaya koysalarda en ufak pürüzde birbirlerinin hayatlarından yokoluyorlar. İkisinin de aidiyet duygusu yok, birbirlerinin yanındayken olduğunu iddia etselerde bu duyguya alışık olmadıkları için her seferinde birbirlerini bir noktada yolda bırakıp farklı yönlere gidiyorlar.
Uzun lafın kısası bunu anlatmak için bu aylar sonra yazılarıyla benzer olayların tekrarına gerek var mıydı? Bence yoktu. Normal bir hikayeyi, normal insanlar başlığı altında okumuş hissettim. Normal olmaya çalıştıklarını ifade eden iki ana karakter gerçekten hayatın içinde belki biraz daha derinlikli ve her insan gibi kendi içsel sorunları olan iki normal karakterdi.