Çağdaş yaşam düşüncesi üzürine yazılan, 14 farklı hikayeden müteşekkil, ilk öykü kara kız ve öykünün sonu, açıkça belirtmek gerekir ki, her şeyin, hiç bir şey olmadığı sonucuna vardığını düşünüyorum.Sadece yaşamak için yaşayan, bir mahlukat olmadığımızı bu tip öykülere rağmen, bir kez daha ve yüksek sesle söylemek gerekirse eğer, sen insansın ve bir yaratıcın var, yoksa kurmuş olduğunuz o ahlak sistemi, iyi ve kötüyü ayırt eden o değer yargılarınız nasıl oluştu?
Kara KızBernard Shaw · Cem Yayınevi · 2021412 okunma
Efsaneler dilden dile dolaşır, yazılı olanları bile zamanla farklı bakış açıları ile değişime uğrar. Kitabın girizgâh kısmında da belirtildiği gibi: "Efsaneler böyledir ne de olsa; bir bakmışsınız birinin söylediğini bir başkası yalanlamış..."
Kitapta; ondört usta yazarın kaleminden; asırlar önce Kam Ana Kambur tarafından ismi konulmuş,
Birbirinden güzel 8 öykü. Yazarın ikinci kitabı olan bu kitabı da beğenerek okudum. Her öyküsünde bize verdiği, ince ince serpiştirdiği mesajları yerli yerinde ve gözlerimizin dolmasına sebebiyet veren türdendi. Öyle ki kitabı okuyup rafa kaldıracağımız türden değil, üzerine çokça düşünecek çokça konuşacak türden bir öykü kitabı. Her öyküyü ayrı ayrı incelediğimizde bizden, hepimizden bir şeyler görüyoruz. Durup durup geçmişe, bugüne ve olacağından umut etmeye çekindiğimiz yarına umutlandırarak götürüyor bizi. Özellikle kitaba da ismini veren ve diğerinden farklı olarak modern öykü diyebileceğim bir öykü olan son öyküyü okuduğumda bu duyguyu çok derin yaşadım.
Betimlemeye zaten söylenecek söz yok, kapakta ve her öykü başında bulunan çizimler de öyküler ile uyumu harika olmuş. Okudukça geri dönüp baktırdı. :)
En sevdiğim öykü Çikolatalı Gofret oldu. Kitabı okuyanların birçoğunda da bunu gördüm. Aslında başarı olarak diğerlerinden farkı yok, biz orda geçmişi, nerede o eski bayramlar sitemimizi, sobanın (zahmeti hariç:)) bizde hissettirdiği o garip sakinliği kısaca bizi çocukluğumuza götürerek tatlı bir hüzünü bulduk. Bizle başbaşa bırakıyor bizi..
Bir damla suyun önemi, devlet meselelerini, enflasyonu:), affetmeni ne anlam taşıdığını, anne - babanın bizdeki yerini, kendini bulmak ile delirmek arasındaki ince noktayı inceden inceden aktarılmış,diğer öykülerinde.
Kısacası okurken hem tebessüm etmek hem hüzünlenmek hem de umutlanmak istiyorsanız kitabı hemen okumalısınız. :)
Yüreğinize, kaleminize sağlık hocam
Uzun yillardır yazmayı düşündüğüm Marko Kraliyeviç'in Sonu öyküsü 1978'de yazıldı. Öykünün çıkış nokta sı , kahramanın, gizemli, alegorik ve sıradan bir yolcunun kollarında can verisini aktaran bir Sırp baladıdır. Ama sonradan üzerinde sık sık yeniden düşündüğüm bu öyküyü nerede okudum, ya da nerede duydum, bilemiyorum Elimdeki aynı türden birkaç metinde de bulamiyorum. Bu metinlerde, Marko Kraliyeviç'in ölümünün pek çok çeşitlemesi var ama, bu yok. Cornelius Berg'in Hüznü (eski metinde Cornelius Berg'in Lâleleri) bugün de bitmemiş olan bir romanın sonuç bölümü için düşünülmüstü. Sanatçının İstanbul'a yaptiğiı küçük yolculukla ilgili iki kısa araştırma (ki bu araştırmalardan biri öyküye yeni eklenmiştir) dışında hiç de Doğulu sayılamayacak olan bu metin, kendinden önceki öykülerin tamamen dışında kalmaktadır. Ama kendi yapıtının içinde yitip kendi yapıtının içinde kurtulan o büyük Çinli ressamın karşısına, kendi yaput önünde kara düşüncelere dalan bu Rembrandt çağdaşını cikarma zevkinden kendimi alamadım.
Doğu ÖyküleriMarguerite Yourcenar · Helikopter Yayınları · 2010318 okunma