Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebrar 2150
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Allah Der ki Allah der ki “Kimi benden çok seversen onu senden alırım”... Ve ekler: “Onsuz yaşayamam” deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur, aklın şaşar. Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya. Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… “Düşmem” dersin düşersin, “Şaşmam” dersin şaşarsın. En garibi de budur ya “Öldüm” der, yine de yaşarsın.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Reklam
ERİŞTİ MÜJDE: "KÖTÜLER ARTIK KALMAYACAK" Erişti müjde: “Hüzün günleri kalamayacak” Öyle kalmadı ya, böyle de kalmayacak Yârin gözünde hakir olsam da Rakip de böyle saygın kalmayacak Bekçi kılıcıyla vururken herkesi Kimse haremin sırdaşı olup da kalmayacak
Ümit Yaşar Oğuzcan
"Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne! Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette!
Ulaşmak o kadar kolay değil senin eşiğine Öyle ya, güçlükle ulaşılabilir ululuk göğüne Seher vakti gözünün ucunu gördüydüm düşte Can kurban uyanıklıktan iyi olan bu uykuya!
RABBİM sen bizlere maddi manevi şifa ver ve hayırlar yağdır. Bizim ruhumuzda, aklı melekelerimizde, bedenimizde bize ağır gelecek, nefsimize öfkemize uyduracak ne gibi yanlış duygu durum düşünceler varsa zarar veren şeylere engel olan El-Mani isminle engel ol. Öfkeli, kızgın, kırgın her halde kullarına adalet veren El-Adl ismin hürmetine adaletli doğru davranmayı nasip et. Senin bizden razı olduğun hitap kuvvetini ver bizlere! İnsanız aciziz gönlümüz kırılıyor. Ama sen bize kırılsakta kırılmama ilmini lütfet. İncinme incitenden, Kemalde noksan imiş incinen incitenden sözünün sırrına mazhar olanlardan eyle! Öyle derin, öyle geniş bir basiret feraset ver ki kırıldığımız durumların arkasında ki hikmeti nurunla, lütfunla görmeyi bahşet. Dünyaya kalbinde taht kuran değil, dünyayı kalbinde tuz buz eden, senin rızanı aramak için gayret eden kullarından eyle. Ya ERHAMERRAHİMİN ya ERHAMERRAHİMİN ya ERHAMERRAHİMİN Rahmetinle dualarımızı afiyetle kolaylıkla kabul et..
Reklam
Eski Bir Rus Askerin İtirafı
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı. O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye
"her şey yakın ya da uzak birbirine bağlıdır gizlice, ölümsüz bir güçle öyle ki koparamazsınız bir çiçeği incitmeden bir yıldızı.."
ben ne olduğumu bilmiyorum. ne olacağımı bilmiyorum. kendimi ve her şeyi göğsümde ve karnımda kıpırdanan bir şey olarak hissediyorum. bir çizgi ve içerisinde ya da ardındayım, hepsi bu, bunun çırpınışı. ama çizgisiz ve kalem elimde, göğsüme göğsüme batmakta. bazen insan felaketini incelikle anlatışına hayran olur, aydınlığını yaşayaşının güzelliğiyle övünmek olmayınca. acın kimliğin olunca. kendime bakarken çok acı çekiyorum. sana bakarken. dünyaya, hayata bakarken. dünyanın dağları, engebeleri beni kendilerinin arasında öyle bi sıkıştırmış ki, saydam hale gelmişim, incecikliğim bundan belki. kendimden bakarken ötemi görmek ama kıpırdayamamak bundan. bazen ne dediğimi bilmiyorum, genel olarak ne yaptığımı da. kendimi bir cenaze gibi taşıyorum omuzlarımda. güneşi yüzüne makyaj yapıp sürdüğüm küçük kız çocuğu. herkese saldırma tutkusu. herkesi anlama belası. kendini tutup da balkondan aşağı fırlatamama kahrı. hiçbir şeye yetmeyen daracık tahammül. küçülüp küçülüp sende dağılmak, sen ki hiçbir şey ben ki mavi poşete sığmış boşluk. ellerimde bir silah olsa kör karanlığa doğrulturdum, onun içindeki o hasta cenine. sakinleştiğim o anlar uğruna kaçıyor ve kaçıyorum. bak avucumda bir zehir taşıyorum, her sabah buz gibi suyla onu yüzüme çarpıyorum. avuntusuzum, avuntusuz. görmüyorum, duymuyorum ve o karın altında durmuş sokak lambasını izliyorum. nereye doğru bağırabilirsem oraya doğru, bana bunu neden yaptınız. kim var orada, sessizlik. içi benle dolu bir bardak boğazıma dayanmakta. ben burdan uzağa ve burdan derine dadanmakta
Eti geçti, duydun mu? Bıçak kemikte. Duymadınsa duy artık behey Allah’ın kulu, bıçak kemikte. Duy da silkin n’olursun bu ne biçim uyku bu. Bıçak kemikte Verilmemiş alınmış hep, yük vurulmuş dağlar gibi – insanlık bu mu? Çalıyor sömürünün imdat çanları, kımılda da kurtar şu onurunu bıçak kemikte. Topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış, umut hacizde, ya bu neyin puştluğu bu sana yokluk sana yasak sana dam insan değil – hâşâ – bir yağmacı soyu bu, bıçak kemikte. Üretensin yaratansın yürütensin dağları, bakma öyle kilit kilit, duvar duvar. Yetsin artık bu susku bıçak kemikte. Anasın boynun bükük babasın kolun kırık oğullar kan içinde. Kaldır artık başını 'kalsın benim dâvam dîvana kalsın' demiş ozan. O dîvan sensin artık bıçak kemikte.
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Tohumlar Tuz İçinde
Tohumlar Tuz İçinde
Reklam
Allah tez vakitte dindirsin acılarımızı
İnsanın hayatı kitaplara sığmaz! Filmlere, dizilere hiç sığmaz Uzun ya da kısa cümlelere de öyle İnsanın hayatı tek bir kelimeye sığar... Acı! İnsanın hayatı acı'dan ibarettir
M.Eden'in asıl görevi
Yazarların en çok kullandığı savunma mekanizması hangisi sizce. Hayal kurma değil, ödünleme... Bir alanda yaşanmamış ya da eksik olunan duyguları insan başka bir alanda tamamlamak ister. Çoğu yazar içine kapanık ve yaşanmamışlıkla doludur. Bu yüzden yazarlar belki de tamamlanmak için. Bu bakımdan Martin Eden i okumuşsunuzdur mutlaka. Jack London başlamadan önce ilk sayfaya şunları yazmış: "İçimde söylemek için can attığım öyle çok şey var ki...Bazen tüm dünya, tüm hayat, kısacası içimi mesken tutmuş her şey sözcükleri olmam için yalvarıyormuş gibi geliyor bana. Hissettiğim şey çok büyük ama bunu kelimelere dökmek istediğimde bir çocuk gibi kekelemeye başlıyorum...'' Romanın devamını biliyorsunuzdur. Martin Eden bıkana kadar yaşıyor hayatı söylemek istediği her şey söylüyor her şey görüyor. Yani Martin Eden'in asıl görevi en başından beri Jack London'ı tatmin etmekti
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.