Düze çıkmak istiyorsak dünya halkları ve dinleri birbirlerine ellerini uzatmalılar. Ama bunun işe yarayacağına hiç inanmadığımı da itiraf etmeliyim. Sanırım tren kaçtı. Şimdi hayatta olanların yok olması ve yerlerine yeni bir insanlığın gelmesi gerek. Boş bir sayfa açması lazım. İnsan ırkının saldırgan nitelikleri bir miktar azalmalı. Daha az yufka yürekli bir insanoğlu büyük resmi görebilme yeteneğine sahip yeni bir tür ortaya çıkmalı.
Doğu, her şeyden önce insanların ya çok mutlu ya da çok mutsuz, ya çok zengin ya da çok yoksul oldukları bir aşırılıklar dünyasına, yaptıklarının hesabını kimseye vermek zorunda olmayan bir anlamda tanrılar kadar sorumsuz hükümdarlar dünyasına tekabül ediyor.
Büyük kuraklığın olduğu o yıl, zaman kavrula kavrula küle döndü; yakalamaya çalıştığınızda kor gibi elinize yapışıyordu. Şişe geçirilmiş gibi duran güneş günler boyunca başınızın üzerinde öyle asılı dururdu.
Herkese kulağını ver, sesini verme.
Herkese akıl danış, kendi aklını sakla.
Zengin ama gösterişsiz olsun giydiğin.
Çünkü kıyafet insanın mighengidir çok kez
Demokratik özgürlüklerin yitiminin geçici olduğuna ( rejim serbest girişim ilkelerine saygı gösterdiği sürece) bir zaman için kişisel ve kolektif haklardan yoksun olarak yaşanabileceğine inanıyorlardı.
Hiç dalgalanmayan bir deniz isterdin. Herkesle anlaştığını, kimseyi rahatsız etmediğini, kimseden hiçbir şey istemediğini öne sürerdin. Ama denize coşmama emrini veremezsin.