Yazar samimi bir şekilde, kısa ve öz olarak uyanış sürecinin başlangıcını sohbet havasında aktarmış. Çok derin bir kişisel gelişim kitabı olduğu düşünülmemeli ama iç sesimizi, duygu ve düşüncelerimizi sorgulamaya bir davet niteliğinde diyebilirim.
Şahane bir romandı... İncelemem spoiler içerir. Kitabı henüz okumayanlar es geçsin:)
Konusu şöyle; kahramanımız ölümle yaşam arasında bir yer olan gece yarısı kütüphanesine gidiyor, bu kütüphanede sonsuz olasılıklar içindeki tüm yaşam versiyonlarının yazılı olduğu kitaplar bulunuyor, yaşamı boyunca pişmanlık duymasına sebep olan kararlarını
Hap bilgiler kitabı, YouTube videolarında verdiği bilgileri derlemiş yazar. Bende para ne söyler biz ne anlarız haricindeki tüm kitapları şuanda mevcut, onu da almayı planlıyorum. Ben meltem hanımı çok seviyorum yazıları su gibi akıyor ve sadeliği ile naifliği bana kendimi iyi hissettiriyor. Kitabını sanki kendi duru sesinden dinler gibi keyifle okudum. Sanırım yaşayan yazarların eserlerini okumanın günümüzdeki büyük hizmeti de kitabını kendi sesinden dinleyerek okumak olsa gerek :) bu arada ben YouTube videolarının çoğunu izlediğim için kitapta yer alan mekan enerjilerini iyileştirme konusundaki çalışmaları zaten yapmıştım ama yine de elimin altında bulunsun istedim çünkü o an insan ben bu bilgiyi hangi videoda izledim dese bulması güç, bu sayede elimin altında hoş bir kaynak oldu. Yaptığım değişiklikler ile de hanemizde ve hayatımızda bolluk, bereket, sağlık, huzur, mutluluk konularında olumlu değişimler yaşandı ve çizgimiz oldukça pozitif bir şekilde gelişimini sürdürüyor:)
Benim için nefis bir romandı. Gerçekten zevk alarak okudum. Kirke'nin muazzam iç dünyası sardı beni her satırda. Her ne kadar tanrı olmaktan rahatsızlık duysa da zamanın olgunlaştırdığı bir meyve gibi gerçek bir bilgeliğe erişti. Tanrıcılık oynayan, egosu ve böbürlenmesi dışında pek bir olayı olmayan büyük tanrılardan çok daha gerçek bir tanrı oldu.
Ölümsüzlük, en küçük andan en derin zamana kadar tüm bu sonsuzluğu ne kadar da önemsiz bir hale getiriyor bu romanda.
Ayrıca dikkatimi çeken başka bir husus da tanrıların, insanlar kendilerine adaklar adasın, dualar etsin diye onlardan mutluluğun ve medeniyetin uzak olmasını istemesi oldu. Canavarları durdurmuyor, insanların acı çekmesini keyifle seyrediyorlar. Günümüzün tanrıcılık oynayan liderlerine benzettim. Bir şeylere muhtaç edip sonra o şeyi vererek oluşturulan minnettarlık... İç karışıklıklar çıkmasına seyirci kalarak ve hatta çoğu zaman sebep olarak insanların daha çok perişan olmasından, kendilerinden medet ummasından tatmin olmaları... Bu kitabın tanrıları kutsallıktan çok uzak ve sığ olsalar da bana çok gerçekçi çağrışımlar yaptılar.
Ve Kirke... Seni çok sevdim.
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133,6bin okunma