Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Özgün

Duyularımızın ortak yaşamışlığı aracılığıyla aşkı paylaşmaktansa, ona sözcüklerle sahip çıkmaya çalışıyoruz. Her aşk farklı olduğuna göre(farklı kokular, farklı dokunma biçimleri, farklı psikolojik roller), her aşkta paylaşılan sözcüklerde farklı olur, diye düşünüyor insan. Ama hayır! Kalıp sözcükler yaşadıklarınızdan daha önemli. Ve seni seviyorum tümcesindeki totaliter sahiplenme tüm aşk deneyimlerini standartlaştırıyor. Aşkı nicelleştiriyor.
Reklam
Ama insan geçmiş ve gelecek çentikleri arasında sıkıştırdığı varlığını hep ileriye taşıma gayreti içerisindedir.
Sayfa 127Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan, yetenekleri ile ihtiyaçları arasında tam bir denge olduğu için, aynı zamanda mutludur.
Bu doğuştan egoist bireyler, canlarını korumak için toplumsal düzene ihtiyaç duyduklarını anladıklarında, aralarında bir toplumsal sözleşme yaparak ateşkes ilan eder ve devleti yaratırlar. Temelde güçlü olma peşinde koşan varlıklar olmalarına rağmen, uzun vadede çıkarlarını nasıl elde edebileceklerini düşünüp, hem sınırsız doğal özgürlüklerinden, hem de başkalarına karşı uygulayabildikleri kaba kuvvetten vazgeçip, güç kullanma hakkını tümüyle devlete devrederler. Böylece özgürlüklerinin bir kısmından vazgeçerek güvenlikleriji kazanırlar.
Reklam
Sarter'a göre "hepimiz özgürlüğe mahkumuz" çünkü her an başka bir seçeneği hayal edebiliriz ve verdiğimiz kararlardan tümüyle biz sorumluyuz.
İnsan nasıl olur da kendine öfkelenebilir? Bu durumda tam olarak kim kime kızar
Alnı çok buruşuk. Yüzün de de şiddetli nefret ve azap: Hâlâ yaşıyormuş gibi, işkence çekiyormuş gibi, hâlâ içinde büyük duygular varmış gibi.
Bana derler ki "Verenin malı artar." Ben de derim ki "Ma­lım artsın diye vermek, vermek midir, almaya hazırlık mı?"
Güzelle yapmacık, lüzumlu ile özenti birbirine sürtünerek yaşamaktaydı.
Reklam
“Neden kızıyorsun? Neden şikâyet ediyorsun?” dedi. “içinde şeytan dediğin o şeyin en kıymetli tarafın olmadığını nereden biliyorsun? Sizin gibi beş hissinden başka duygu vasıtası olmayanlar bu daimi korkudan kurtulamazlar. Asıl sebep ve illetlere varabilseniz göreceksiniz ki en zayıf tarafımız dışımızdadır. Gözümüzü kör eden yedi renktir, kulağımızı sağır eden sesler, ağzımızı paslandıran yediklerimiz, kalbimizi önce coşturup sonra durduran sonsuz koşmalarımızdır. Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.”
... Fakat içimde öyle bir şeytan var ki... bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız... Senin dünyaya hâkimiyet planların bile eminim ki onun mahsulü...”
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.