Azgın bir nehir gibi köpürerek akan zaman içinde geçip giden günlerden bazılarını hiç hatırlamayız. Ama bazı günler vardır ki, bu günlere rastlayan büyük olaylar sade sizin yaşamınızı etkilemezler. Kaderinizi geleceğine bağladığınız güzel ülkenizin tarihinde de dönüm noktaları oluştururlar. Ben bilinçle değerlendirebildiğim bu günlerden
mürekkebimden
Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı o günlerden bahsediyorum. Sökülenin atılmayıp dikildiği, yıprananların yamalarla saklandiğı günler. İşte bu yüzden her anne iyi bir terzi ve her baba da yenilerini alamadığı için biraz buruk olurdu. Ama modayı yine de yakından takip ederdik biz. Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı. Her bahar papatya toplamak ve çimlerde yuvarlanmak gibi sıradan eğlenceler de edinmiştik kendimize. Üstelik pantolonumuzda beliren çimen lekesi için annemizden yiyeceğimiz azara bile hiç aldırış etmeden. Ama yine de iyi çocuklardık biz. Ağlayan küçüğümüzü susturmasını da, pazardan gelen büyüklerimizin yüklerini taşımasını da, beraber gülüp, beraber ağlamasını da iyi bilirdik. lstediğimiz bir şeyin olması için sabretmeyi de o yokluk günlerinde öğrendik. İşte bu yüzden ekmek ve emek bizim için nimettendir. Kaybetmemek için sıkı sarılırız, ekmeğimize de sevdiklerimize de.
Reklam
"İşte mesele bundan ibaret. Kapatma kadınlar günü gelip kendilerini bir seven çıkacağını önceden sezerler ama, kendilerinin aşık olacağını hiç hesaba katmazlar. Yoksa, bir kenara beş on kuruş koyarlar, otuzunq geldikleri zaman kendilerine beş para harcamayan bir aşık edinmek gibi fazla pahalı bir işin masrafını rahat rahat karşılarlardı...
Geri120
210 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.