Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Neden! İnsanlar neden gider ! Sevmediğinden mi sevemediğinden mi ? Yada mecbur kaldığından belki ihanete uğradığı için belki unutmak için belki kafa dinlemek istediği için belki de değişmek için blah blah blah bunlar hep gitmek için bir neden.Peki hiç gitmemeyi sorunlardan kaçmamayı düşündün mü ? Neden biz insanlar hemen pes etmeye meyilliyiz neden hala sorunlara karşı güçlü olup kaçmamayı idrak edemedik ! Neden biliyormusunuz biz tembelliz herşeyden korkak bir şekilde kaçacak kadar tembeliz oysa ki insan en güçlü varlıktır.Neden bu hala idrak edilemedi neden biz hala acılarla güçlenebileceğimizi anlayamadık neden biz bu dünyaya çalışmak için gelmedik mi ? Neden hala uyur gezer gibi yaşıyoruz biz insanlara göre kurtuluş ya gitmek yada ... yada ölmek ! Neden peki bir kerede eskisi gibi kalıp değişmeden eskisi gibi yaşamayı seçmiyoruz çünkü biz en köklüsünden korkak aptalın tekiyiz ! Bişeyler için değişmemeyi.Eskisi gibi kalamıyoruz . Şunu aklına sok insan oğlu ister değiş! İster git! İster öl ! Hiçbir zaman olduğundan da olacağından da kaçamassın korkak yaşamaya bakma ! Güçlü kal !!! ANONİM
Reklam
Geçmiş... Iyisiyle kötüsüyle bizim geçmişimiz... 1980'e nasıl geldik. 1974'de hangi hataları yaptık. Ya da 1960 yılında, veya 1952'de, 1945, 1933, 1924, 1915, 1905, 1876, 1834... Ne kadar geriye gidersek gidelim hep bir hata görebiliriz... Peki ne yapacağız elimize bir çekiç alıp çivi mi arayacağız. Geçmiş ders alınmak için incelenmeli. Atalarının hatalarını bulup çıkarmak ama yerine birşey koyamamak... Bana sanki bastığımız ve sağlam zannettiğimiz zemini sallamaktan öteye gitmiyor gibi geliyor. Bu ise bizi sersemleştiriyor ve sağlıklı düşünmekten uzaklaştırıyor. Ne yapacağız yeni bir kurtarıcı mı arayacağız? Biz bir sistem kuramayacak ve onu yaşatamayacak kadar cahil ve zavallı mıyız? Kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz. Yeterki 1000 kitap ailesi gibi kenetlenelim. Birbirimizi iğneleyerek ancak ayaklarımıza köstek oluyoruz.
Sevgili bayan milena'ya, size önce prag'dan, ardından da meran'dan yazdığım kısacık mektuplarıma kesinlikle cevap beklemiyordum. umduğum gibi karşılık yazmadınız da sevinmem gerek. Sessiz kaldığımız her gün iyi olduğumuzun işaretidir. Bu yüzden sevinmem gerek ki, iyi olduğunuzu bildiğim için.. Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden geçip
Peki ya onlar? Bizim gibi olmadıkları için kendimizden kabul etmediklerimiz? Kimi yerde bizden olmasını arzuladıklarımız, kimi yerde çeşitli biçimlerde asimile etmek istediklerimiz, kimi yerde de etnik temizlik zor ve şiddetle "biz" haline getirmeye çalıştıklarımız? Ya onların "biz"i?
"Herkes mi yalnız olur? Ne zor işmiş bu arada kalan nesil olmak... Çocukken Bizimkiler izleyerek büyümüş nesiliz biz ama Nip Tuck'a da yetiştik. Çocukken saklambaç oynamış nesiliz ama Warcraft'a da yetiştik. Çocukken ev telefonu kullanmış nesiliz biz ama cep telefonuna da yetiştik. İnsanlarla kafelerde, barlarda tanışıp sosyalleşen nesildik biz ama Facebook'a da yetiştik. Ve bu bizim lanetimiz oldu. Arada kaldık. Ölene kadar bunu taşıyacağız üzerimizde. Bizden önceki nesil; ablalarımız, abilerimiz Bizimkiler izledi sadece. Üniversitelerini bitirdiler, evlendiler, çocuk yaptılar. Düz ama huzurlu bir hayat yaşadılar. Bizden sonraki nesil Bizimkiler'i hiç izlemedi. Nip Tuck'la büyüdü. Aile kurmayı düşünmüyor. Stüdyo evlerinde kendileriyle barışık yaşayacaklar. Zira onlar kendilerinden iki nesil önceki değer yargılarını bilmiyorlar. Mutlular; internetleri, stüdyo evleri ve modern hayatlarıyla. Peki ya biz neyiz? Biz ne yapacağız?" Barış Efendioğlu, Neden Hiç Evlenmedim
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.