''yaşanmış düşüncelerimde bir şey arıyorum. acıyı bulamıyorum, yabancılık, özlem bulamıyorum. derin bir sevgi ya da bir ilişki bulamıyorum. hep o gözlemciyi görüyorum, düşüşleri ve çıkışları düzenleyen gözlemciyi. beni, yaşamımı gözleyen, beni fırtınalarla uçuşturan, karanlıkla seviştiren, güneşle doğuran, bulut olarak doğu denizi'ne yağdıran gözlemciyi. bana yutkunmayı güçleştireni.''
Dünden kalma sabah notu bırakmış biri. İfade ettiği duygular, dünden bağımsız. Sabah desen zehir zıkkım. Kaldırımda bir kadın eteğinden geceden kalma gözyaşları silkeliyor. Bir simitçi buğulu sabaha simidine bağladığı umudunu dağıtıyor. İşe giden beyaz yakalılar telaş ezgilerini şehre saçıyor. Güneş ıpıslak. Birileri aşk meclisinde 'sevgi' sözcükleri adı altında birşeyler geveliyor yine. Yollar desen dönemeçli yanlızlık. Yolların çapraz kesiminde bir polis yolu sorguluyor. Bir kedi kötülüğün şarkısını söylüyor. Şarkının melodisi şehre savruluyor. Dağ taş duyuyor. Sonra dünya umutsuz bir sevdaya düşüyor. Bir arkadaş 'iyi şeyler' cümlesiyle bir düşünürün düşüncelerini pençeliyor. Düşünürün düşünceleri dünyada yankılanıyor ama güneş doğmuyor.
H.
güllaç öldü. sabahki ötüşü çınlıyor kulaklarımda.. sana çok güzel bakmak isterdim özür dilerim seni daha fazla sevmediğim için. bu gece sabaha kadar ağlayabilirim. o öldükten sonra benim de doğum günüm ne garip.
güzel olacağından emin olduğumuz günlerin gelip bizi bulacağına inandığımız hayatımızı yarıladık çoktan. güzel olacağından emin olduğumuz günler gelip bizi bulmadı. ama korkma, sırrını vermem evinin odalarına.