öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda, acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim..
Latif ve narin ne vardıysa içimde,
Hoyratça kırdı geçirdi dünya,
Memnunum, barışığım yine de,
Sabırla yeni yapraklar veririm
Yüzlerce kez kırılmış dallarımdan
Ve tüm acılara rağmen hala
Aşığım ben bu divane dünyaya
Ve vakit el verirse
Keyfimde yerindeyse
Nemli çayıra uzanırım
Ya da ilk bulduğum sağlam ağaca tırmanırım
Dallarda sallanır
Tomurcukların rayasını, taze reçinenin kokusunu içime çekerim
Tepemdeki dalların ağını
Yeşilin ve mavinin birbirine karıştığını görür
Uyurgezer gibi adım atarım çocukluğumun kutsal bahçesine.”
Şöyle ya da böyle her ilişki bitmek zorunda. Ömür boyu garanti diye bir şey yok .Güneşin batışını görmekten üzüntü duyduğun için doğuşunu izlemekten zevk almayı reddetmek gibi bir şey bu.