Gamze Sel

Hayat, durup seni beklemez. Devam eder, her zaman değişir ve zaman, geriye getiremeyeceğin tek şeydir.
Reklam
Kendini acıya karşı koruduğunda yalnızlık da beraberinde geliyor.
Aşk ve alışkanlık arasında ince bir çizgi vardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yüce miydi, kudretli miydi, adil miydi, iyi miydi, bana bu Tanrı’yı anlat; onu tanımamı ve ona kulluk etmemi bilmeceler ve maskaralıklar üzerinden mi sağlamayı umuyor?
Tüm zamanlarda, her yüzyılda, her çağda diktatörlükle din arasında son derece açık ve binlerce kez ispat edilmiş bir bağlantı vardır. Bunlardan birisine zarar verirseniz diğerini de baltalarsınız. Bu basit gerekçe nedeniyle birincisi yasaları daima ikincisinin hizmetine verir.
Reklam
"Günün birinde Locke Lamora," dedi adam, "günün birinde öyle ihtişamlı, öyle hırslı, öyle muazzam bir hata yapacaksın ki gökyüzü ışığa boğulacak, aylar fırıl fırıl dönecek ve tanrılar neşeyle kuyrukluyıldızlar sıçacak. Umarım o günü görebilecek kadar yaşarım." "Avucunu yalarsın," dedi Locke. "Öyle bir şey asla olmayacak."
Her geçen günle birlikte gerçeklik benim için anlamını yitiriyor. Gürültülü, düzensiz, öngörülemez ve zahmetli. Gerçeklik nedir ki? Acıkırsın, susarsın. Tatminsizsin. Acı verir, hasta olursun. Saçma kurallara uyarsın. En kötüsü de sonludur. Sonunda hep ölüm var. Anlamlı ve güçlü olan hep diğer şeylerdir. Düşünceler, tutku ve hatta çılgınlık. Mantığın üzerine çıkan her şey. Gerçekliği kabul etmiyorum. İşbirliğini kabul etmiyorum. Kaçısın çağrısına uyuyor ve tüm kalbimle gerçek dışılığın sonsuzluğuna dalıyorum.
Sana hayatta olmak nasıl bir duygu diye sorsaydım ne cevap verirdin? Herkes kendince yaşar. Aynı şekilde herkesin ölümü de kendincedir.
Vakıflar amaç değil, araç. Para kazanmak, ihale almak, makam elde etmek, güce yakın olmak...
Sayfa 254Kitabı okudu
"Köy enstitüleri neden kapatıldı?" sorusunun birçok nedeni ve yanı var elbette... Ancak bu soruya en somut, en açık yanıtı, dönemin toprak ağası ve milletvekili Kinyas Kartal vermişti: Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildi. Doğuda en yüksek eğitim gören insan benim. Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmenler gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler. Bu nedenle kapattık.
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddi ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum.
Unutmayın karşımızdaki her insan bizim aynamız ve içimizde olanları bize yansıtmak üzere yaşamamızdadır.
Nalamaku yaşantımızın geçmiş düşünce, duygu, söz ve davranışlarımızın toplamından ibaret olduğunu, şimdiki hayatımızın ve seçimlerimizin geçmişten gelen bu anılarla renklendiğini, bu nedenle onları arındırmadıkça hayatımızı ve dünyamızı değiştiremeyeceğimizi söyler.
Sayfa 136Kitabı okudu
Siz hiç ekmeğinizi, sofranızdaki ekmeğinizi şeytanın gelip aldığını gördünüz mü? Lakin bu şeyh geçinen insi şeytanların elleri müritlerin cüzdanlarındadır. Topladıkları paranın nerelere harcandığını kimseler bilmez. Çalışmadan bir elleri balda, bir elleri yağda holding patronları gibi yaşarlar. Bunlar Allah’ın halifesi, vekili gibi hareket ederler.
Bu insanlar, muhafazakar ailelerde yetişti, hayatları boyunca katı kurallarla kuşatıldılar. Kadınların ezilip erkeklere ezme hakkı tanınan dünyalarında eşitlik düşüncesinin çok uzağındaydılar. Cinsellik aile ve sosyal çevrelerinde konuşulmaz bir tabuydu. Muhtemelen giyim tarzı nedeniyle insanları yargılıyor, eşcinselliği bir hastalık, en büyük günah olarak görüyorlardı. Dergahta bulunan ‘Edep Yahu’ pankartı sanki tüm bunları özetliyordu.
Resim