Sana satranç oynamayı öğretmemi istedin, ben de öğrettim, yararlı bir zihinsel aktivite. Yıllar boyunca birçok düşünür onun büyüsüne kapıldı ama ben oynamaktan zevk almıyorum. Neden, biliyor musun?
Çünkü, satranç hayatın çok da anlamlı olmadığı, acımasız bir dönemde doğdu. Herkes bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğuna inanıyordu; şahlar ve piyonlar! Ben hiç kimsenin bir başkasından daha değerli olduğunu düşünmüyorum. Alacağın kararları kıskanmıyorum, bir gün ben olmayacağım ve senin de konuşacak kimsen kalmayacak. Ama hiçbir şey hatırlamasan bile lütfen şunu unutma; satranç sadece bir oyundur, gerçek insanlar birer taş değillerdir. Bazılarına diğerlerinden daha fazla değer veremezsin. Ne bana ne de bir başkasına. İnsanlar feda edebileceğin şeyler değillerdir.
Öğrenmen gereken ders şu; dünyaya sanki bir satranç oyunuymuş gibi bakan herkes kaybetmeyi hak eder.