Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
On yıllar boyunca modernist Uluslararası Üslubun kararlı bir savunucusu olan Amerikalı mimar Philip Johnson, 1960’ların başında konuyu şöyle özetledi: “Anıtlar sözcüklerden daha uzun yaşar. Uygarlıklar binalarla hatırlanır. Mimariden daha önemli bir şey yoktur.”
Sayfa 322 - Everest
Ne iddia ettiğimi netleştireyim. Ben edebiyat oku- manın sizi daha ahlaklı kılacağını iddia etmiyorum. Bunu yapabilir belki, ancak benim karşılaştığım örnekler bu sava dayanmanın akıllıca olmadığını gösteriyor. Diyebilirim ki, haset ve kötü niyet, dışarıda olduğu kadar üniversitelerin edebiyat bölümlerinde de mevcuttur. Öğretim üyeleri
Sayfa 298 - Vakıf Bank Yayınları 1.baskı
Reklam
Akıl yürütmenin amacının karar vermek olduğunu, karar vermenin özünün de bir tepki seçimi; yani, belli bir durumla bağlantılı olarak, birçok seçeneğin içinden sözsüz bir hareket, bir sözcük, bir cümle ya da bunların bir karışımını seçmek olduğunu söylemek doğru olabilir. Akıl yürütme ve karar verme o denli iç içedir ki, sık sık birbirlerinin yerine kullanılırlar. Philip Johnson-Laird bu sıkı karşılıklı bağlantıyı bir deyişle ortaya koymuştur: "Karar vermek için değerlendir; de­ğerlendirmek için akıl yürüt, akıl yürütmek için (ne hakkında akıl yürüteceğine) karar ver. "
Sayfa 178
Eğer bilgisizliğini saklarsan kimse sana vuramaz, ama hiçbir zaman öğrenemezsin 'Güzel dile getirilmiş bilginin güzel besini,’ demişti Sir Philip Sidney. Ama diğer yandan Alexander Pope da, ‘Sözcükler yapraklar gibidir; onların çok bulunduğu yerde, anlam meyvesi pek fazla bulunmaz.' 'Bilgi güçten daha kuvvetlidir,’ dedin ve ben de, ‘Evet, sevgili çocuğum, fakat Dr. Johnson aynı zamanda, ‘Kesinliği belirsizlik için terk eden bir insan akıllı değildir,’ der Bir insan kaç kez yıkılıp hâlâ sağ kalabilir? Nefes alamıyorum Güneş her gün yanıyordu. Güneş, Zaman’ı yakıyordu. Dünya hızla bir daire çiziyor ve kendi ekseni çevresinde dönüyor, zaman da nasıl olsa Montag’ın bir yardımı olmadan, yılları ve insanları yakıyordu. 'Gözlerini merakla doldur,’ dedi, ‘ve sanki on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa.' Faber ayrılmıştı; öğleden sonra beş otobüsüyle, ülkenin derin vadilerinde bir yıkıntıdan diğerine gidiyordu. Yıkım henüz gelmemişti, ama havadaydı ve insanların başarabileceği kadar kesindi. Otobüs otoyolda elli metre daha gitmeden, varış noktası anlamsızlaşacak ve ayrılma noktası da bir metropolden hurdalığa dönüşecekti. İsa’dan önce Anka adı verilen lanet, saçma bir kuş vardı. Her birkaç yüzyılda bir, bir odun yığını kurup kendisini yakardı. İnsanın ilk kuzeni o olmalı. Fakat her kendini yakışında, küllerden fışkırarak yeniden doğardı. Görünüşe göre sanki biz de defalarca aynı şeyi yapıyoruz
Philip Roth, Joyce Carol Oates'un yazarlar ve çalışma programları hakkında bir gözlemini anımsatmıştı bir keresinde. Oates, yazarların birbirlerine yazma yöntemleri ile ilgili bir şeyler sorduklarında asıl bilmek istediklerinin "O da benim kadar çılgın mı?" olduğunu fark etmişti.
Sayfa 59 - Hep Kitap
Darwincilik, insanlığın, kaderini kendisinden daha büyük bir gücün kontrol ettiği yanılgısından kurtulmasının hikayesidir. Philip E. Johnson
Sayfa 15 - KuzeyKitabı okudu