Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Pirali Çağrı Şensoy

Pirali Çağrı Şensoy
@piralicagri
Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Araştırma Görevlisi (Bir zamanlar avukattı)
Hukuk Felsefesi Arş. Gör.
Lisansüstü
15 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Atalarımızın tersine bizim nereye gitmekte olduğumuza dair açık ve net (...) bir "hedef" görüşümüz yok. Onun yerine, o anda karşımıza çıkan sorunlarla uğraşıyor, denemeler yapıyor, karanlıkta el yordamıyla yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Karbondioksit kirlenmesini azaltmak için kömür santrallerini kapatıp yerlerine nükleer santral kurmaya çalışıyor, böylece Çernobil ve Fukuşima'nın lanetli ruhlarını başımıza kendimiz musallat ediyoruz...
Reklam
Kendimizi bir tür "fetret devrinde" -eski yöntemlerin artık işe yaramadığı, eski öğrenilmiş ya da edinilmiş yaşam kiplerinin şu anki conditio humana için artık uygun olmadığı, fakat karşımızdaki zorunluluklarla mücadele edebilmemizi sağlayacak yöntemlerin ve yeni koşullara uygun yeni yaşam kiplerinin henüz icat edilip yerine konmadığı ve uygulamaya geçilmediği bir dönemde- bulduğumuzu gün geçtikçe daha çok düşünmeye başladım.
Akışkan Modernite
Akışkan ModerniteZygmunt Bauman
8.7/10 · 155 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İmanın şövalyesinin kendisinden başka kimsesi yoktur ve korkutuculuk burada yatar.
Sayfa 104Kitabı okudu
Zaten İbrahim daha fazla da izah edemezdi; çünkü onun hayatı, Tanrı katının el koyduğu bir kitapmış gibi asla bir publici juris olamaz.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Trajik kahraman tümeli dışa vurmak için kendinden vazgeçerken, iman şövalyesi fert olmak için tümelden vazgeçer.
Sayfa 100Kitabı okudu
Benzeri pasajlardan söz etmeye cesaret edemeyen biri İbrahim’den de söz etmeye cesaret edemez ve fert olarak yaşamanın gayet kolay olduğu görüşü kendine istinaden çok yanıltıcı üstü kapalı bir koncession (itiraf) içerir.
Sayfa 100
"Fert olarak yaşamanın en korkunç şey olduğunu öğrenmiş biri, bunun en büyük şey olduğunu söylemekten korkmamalı; ne var ki, bunu öyle demeli ki, sözleri yolunu kaybetmiş bitine tuzak olmasın, aksine onu tümele yönetsin"
Sayfa 100
"İnsanların kendilerini kapıp koyuvereceklerinden korkarız, kişi fert olarak hareket etmenin tadını bir alırsa, başımıza taş yağacağından korkarız."
Sayfa 100
Kabil ve İbrahim özdeş değildir. O, İshak’ı tüm ruhuyla sevmelidir Tanrı İshak’ı talep ettiği için mümkünse daha da fazla sevmelidir, ancak o zaman onu kurban edebilecek; Zira Tanrıya aşkının paradoksal karşıtı olarak İbrahim’in eylemini, bir adağa dönüştüren şey, İshak’a aşkıdır. Ne var ki, paradokstaki sıkıntı ve ıstırap, İbrahim’in kendini beşeri anlamda hiçbir şekilde anlaşılır kılamamasıdır.
Sayfa 99
Reklam
İman tek başına tümele aktarılamaz, çünkü o suretle sona erdirilmiş olur. İman bu paradokstur ve kişi kendini kesinkes bir başkası için anlaşılır kılamaz.
İmanın paradoksu, aradaki vasıtayı, yani tümeli kaybetmiş olmasıdır. Bir yandan en azami egoizmin, diğer yandan da en mutlak bağlılığın dışavurumu olur.
Kişi mutlak görevini temelde dışlaştırmaya kalkar kalkmaz, bunun bilinciyle tümele varır varmaz, vicdanen tereddütte olduğunu kabullenir; karşı koyarsa, söz konusu mutlak görevi yerine getirmemiş olur; karşı koymazsa, yerine getirdiği mutlak görev bile olsa realiter günah işlemiş olur.
İmanın paradoksu şudur; kişi tümelden daha yukarıdadır.
"Birinin karşısındakini sevmesi bir görevdir; Tanrıya atfedildiğinden, bir görevdir, fakat ben görevin kendinde Tanrıyla bir bağ kurmam, karşımdaki sevdiğimle kurarım."
169 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.