Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Akademisyenler
1990’lardan başlayarak da eğitimde ve bilimde popülizm modası başladı. Üniversitelerimiz, akademisyenlerimiz ve temel eğitimimiz bundan nasibini ziyadesiyle aldı. Günümüzde okul sayımız, öğretmen ve akademisyen sayımız, üniversite sayımız fevkalade iyi. Kişi başına düşen profesör sayısı da fena değil. Sorun eğitimin ve akademisyenin kalitesi. Bazı üniversiteler yüksek dershaneye dönüşmüş durumda. Bazı akademisyenler de bilim, araştırma ve eğitim ile uğraşmaktan çok popülaritelerini nasıl artırabileceklerinin telaşında. Akademisyen duruşu ve etik kaygı giderek azalıyor ve önemini kaybediyor.
Sayfa 19
+1
Fakat İsrail gibi zorunlu askerlik yapımız olmasına rağmen kişi kategorizasyonu yapmıyoruz. Örneğin ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’ni birincilikle bitiren bir kişi ile düşük eğitimli bir başkası, yan yana aynı şeyleri yapıyor. Şimdi burada popülist bir tavırla yaklaşırsak, bu iki kişinin aynı değerlendirilmesini doğru bulabiliriz. Fakat popülizm bizi başarıya taşımaz. Devletin zeki bir öğrenciden farklı, eğitimsiz bir bireyden farklı şekilde faydalanması gerekir.
Sayfa 79
Reklam
Kendi cehaletine gözlerini kapatmış olan popülizm, kan ve toprak söylemleriyle, yerine getiremeyeceği yabancıya karşı üstünlük özlemleri ile...
Okur Yazar Düşünür
Okurun, yazarın ve düşünürün nadirattan sayıldığı ülkemizde, bu üç vasfı hakkıyla nefsinde toplamış insan sayısı, bir elin parmaklarıyla sayılabilir.Düşünce hayatımızın manivelaları medyanın tahakkümü ve tekeli altında.Bundan hoşnut olmamız gerekmiyor ; medya düşünceye iltifat etmiyor ; düşünceyi gereksiz bir eylem haline getiriyor.Okuyucu ve seyirci dalkavukluğunun çiğ bir popülizm halini alması, aslında son derece önemli ve değerli "basitleştirme ve anlaşılır kılma" prensibinin pratikte "sıradanlaşma ve avamileşme"sine yol açtı.Düşüncenin en etkili etkileşme ve yayılma platformu olan kitap, gündelik hayattan düştü.Fikir mahsulü kitaplar, ülkemizde hala ortalama üçbin adet (şimdi ikibin) basılıyor ki, bu yirmibin kişiye bir kitap düştüğü sonucunu verir
Sayfa 59 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Liberalizm ve Demokrasi
Diğer yandan popülizm normalde solun oyunu olmuştur. Siyasi sol, bir düzeyde, geleneksel olarak popülist olmuş, en azından popülistmiş gibi davranmıştır. Halk adına, çoğunluk adına, zayıflar ve dışlanmışlar adına konuşan hep sol olmuştur. Sürekli olarak halkın duygularını seferber etmeye ve bu seferberliği bir siyasi baskı biçimi olarak kullanmaya çalışan hep siyasi sol olmuştur. Bu halk baskısı kendiliğinden ortaya çıktığı zamanlarda ise, siyasi sorun lider kadroları çoğunlukta bu baskıyı yönlendirmeye çabalamışlardır. Demokratlar, iyi toplumun ehliyet sahiplerinin hüküm sürdüğü toplum olduğu şeklindeki liberal anlayışın hilafına, dışlanmış olanları topluma dahil etmeye öncelik vermişlerdir. Sağcı bir popülizm de yaşanmıştır. Ancak sol ve sağ tarafından oynanan popülizmler tam olarak aynı oyun değildirler. Sağcı popülizm, sağcı olduğu ve kavramsal olarak sağı belirleyen şey de, halka ancak takipçi olduklarında güvenmek olduğu için, hiçbir zaman gerçekten popülist olmamıştır.
..popülizm yıllardır bizi birbirimize karşı düşmanca algılatarak, kimlikleri birbirine mesafeleştirerek, düşmanlar yaratıp herkesi birbirine de düşman ederek; bizi birbirimizden uzaklaştırdı ve fikirlerimizi paylaşmayı zorlaştırdı. Kulaklarımızı tıkadı, dilimizin içine yerleşti ve oturdu.
Reklam
Günümüzde her türlü otokratın başarısını sağlayan reçete: İçindekiler: Çok yoksul milyonlarca yurttaş. Derin eşitsizlikler. Müstehcen bir zenginlikle birlikte görülen hayal edilemez bir yoksulluk. Adaletsizlik, dışlama ve ırk ayrımcılığı. Her yerde mevcut bir çürüme ve yozlaşma. “Biz durumu kontrol ediyoruz, burada hiçbir şey olamaz”
Sel Yayıncılık
874 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.