Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

eylül

eylül
@porcay
62 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Yanıma baktım kimseler yok. Az önce çevrem insanla doluydu. Köpekler havlıyor, kazlar bağırıyor, ağaçlar hışırdıyordu. Bir ırmak akıyordu kulağımın dibinden. Ağaçlar suları yıkıyordu. Hayvanlar insanları öpüyordu. Köpekler konuşuyor, insanlar havlıyordu. Gökyüzü sarıydı. Birisi: “Canımsın,” diyordu, “canımsın, ağacımsın, ırmağımsın; denizim benim.” Ötekisi bir insan kokusu içinde sıcaktı. Cevap vermiyordu. Elinin üstündeki mavi damarlar bir dostluk denizine akıyordu.
Reklam
Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da. Senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi -boyuna ve boşuna bir düşüş- oysa, o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden -beklerken, bilmeden. Senin beklediğindir o; ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın. Yıllar geçtikçe, hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın -yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın, artık hiç gelmeyeceğinden. Senin beklemen: hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine -hatta bitiremeyeceğini de bildiğin birçok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık. -Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunamayacaktır -o, gelmeyecektir- ya; sonuçsuz bir son olarak, ölüm, gelebilir, artık, işte…
vincent, paris’te boyalarini julien tanguy’nin dukkanlarindan alirdi. bir idealist ve eski bir komuncu olan tanguy, vincent ve dostlari gibi ressamlarin desteklenmeyi hak ettigini dusunuyordu. vincent bazen tanguy’den tablo karsiliginda boya aliyordu. tanguy’nin dukkaninin arkasindaki kucuk oda ayni zamanda bir galeriydi ve 20. yuzyil resim sanatinin kurucusu olarak degerlendirdigimiz van gogh, seurat ve cézanne, resimlerini tanguy baba araciligiyla sergilemislerdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
sana nasıl bulsam, nasıl bilsem, nasıl etsem, nasıl yapsam da meydanlarda bağırsam sokak başlarında sazımı çalsam anlatsam şu kiraz mevsiminin para kazanmak mevsimi değil sevişme vakti olduğunu... bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını, sonra oturup hüngür hüngür ağlasam boş geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğunun oğlu bir şiir okusa karacaoğlan'dan orhan veli'den yunus'tan, yunus'tan...
"Sakarya Balıkçısı"nda ne güzel balık adları sayar Sait Fa­ik: Hösgün, Oklama, Cılpık... Bu adlardan sonra buram buram dil sevgisi tüten şu cümle: "Sakarya balıkları isimleriyle bera­ber yendiği için lezzetlidir." "İki Kişiye Bir Hikâye"de, sevdiği martının ölüsünü bulun­ca ağlayan, yakasına siyah matem tülü takan, "Bu yürek, bizim yüreğimiz, bir tahtası eksiklerin yüreğidir." diyen Yakamoz'u tanırız.
Reklam
Sait Faik'in "yeşil"e özel bir tutkunluğu var. "Söylendim Durdum"da "zehir yeşili"; "Kınalıada'da Bir Ev"de "zehir yeşi­li gözler" (Mahalle Kahvesi içinde); "Balıkçısını Bulan Olta"da (Son Kuşlar içinde) "yaprak yeşili köprü altı suyu"; "Alemdağ'da Var Bir
İsa'dan önce beşinci yüzyılın sonunda, Sicilya'da, Leontinoili Gorgias adında Yunanlı bir filozof yaşamış. Her şeyden önce üç önerme ileri sürmüş ve beceriyle savunmuş: ilkin, hiçbir şey yoktur; ikincileyin, bir şey olsaydı bile biz onu bilemezdik; üçüncüleyin: sayalım ki, bir şey var ve bilinebiliyor; o zaman onu başkasına aktaramazdık. Gorgias'ın kendisinin bu iddiaları ciddiye alıp almadığı kesin değil -belki de, diyor kimi bilginler, bu onun için sırf bir şakaydı.
bunun disinda kendimi burada cok iyi hissediyorum. yalnizlik bu cennet yorede kalbim icin harikulade bir merhem oldu, genclik demek olan bu mevsim, cogunlukla urperti icindeki yuregimi tum zenginligiyle isitiyor. her agac, her calilik ciceklerden bir demet sanki, guzel kokular deryasinda oradan oraya suzulebilmek ve butun yiyecekleri iclerinde bulabilmek icin insanin mayisbocegi olasi geliyor.
Sayfa 4
…ben o sıra aklı bir karış havada bir genç kızım. öyle ciddi ilişkilere falan takılmıyorum. zaten sait’in anladığı ciddi evlilik ilişkisi de şu: evleniyoruz, güneye yerleşiyoruz, orada bir kahve açıyoruz, ben ocakta çalışıyorum, o da kahve dağıtıyor. geceleri ikimiz de kağıda kaleme sarılıp o günün hikayelerini yazıyoruz…
129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.