İngilizler, Sömürge Bakanlığı ve ona bağlı olarak çalışan Misyoner cemiyeti vasıtasıyla Hindistan, Afganistan, Pakistan gibi Asya ülkeleri üzerine geniş çaplı bir misyonerlik ve sömürge faaliyeti yürütmüşlerdir. "Hindistan 18 yy'a kadar Avrupa'nın bütün dokuma kumaş, baharat ve daha bir çok tüketim malı ihtiyacını karşılayan zengin bir ülkeydi. Oysa sanayi devriminden hemen sonra İngiliz kumaşları, demir, kağıt, cam ve birçok sanayi ürünü Hint pazarlarını sarmış, fiyat ve kalite yönünden rekabete giremeyen yerli sanayiyi tamamen yok etmişti.
Kıbrıs' ta vuruşmuş, gazi olmuş, deniz astsubayı, kahraman
bir babanın evladıydı. Gölcük'te, lojmanda doğmuştu. Liseyi
bitirince Deniz Harp Okulu' na yazıldı. Sevgi'yle tanıştı. Aşık oldu. Evlendi.
Görevi gereği denizde yaşıyordu, sürekli seferdeydi. Bazen aylarca gelemez, çiçeği burnunda gelin gözyaşları içinde beklerdi.
Uğur Mumcu, Alman Millet Meclisi'nin Hitler'in tertibi ile yakılması olayını şöyle anlatıyordu:
1933 yılının 26 Şubat akşamı Alman Millet Meclisi bi nasının dört bir tarafından ateşler fışkırmaya başladı. Siyasal tarihte "Reichstag yangını" diye anılan büyük olay başla mıştı. Hitler göğe yükselen alevlere bakarak yanındakilere; "Şimdi artık sosyalistleri demir yumrukla yok etmemize kimse engel olamayacak ... " diye sesleniyor, Hitler'in propa gandacısı Goebbels de;
"Bu bir sinyal ateşidir ... " şeklinde bağırıyordu. Ertesi gün Hitler yanlısı gazeteler bu başlıkla çıktı.
"Sinyal ateşi..."
Uğur Mumcu, Alman Millet Meclisi’nin Hitler’in tertibi ile yakılması olayını şöyle anlatıyordu:
“1933 yılının 26 Şubat akşamı Alman Millet Meclisi binası nın dört bir tarafından ateşler fışkırmaya başladı. Siyasal tarih te ‘Reichstagyangını’ diye anılan büyük olay başlamıştı. Hitler göğe yükselen alevlere bakarak yanındakilere;
‘Şimdi artık sosyalistleri demir yumrukla yok etmemize kimse engel olam ayacak..! diye sesleniyor, H itler’in propagan dacısı G oebbels de;
'Bu bir sinyal ateşidir...’ şeklinde bağırıyordu. Ertesi gün H itler yanlısı gazeteler bu başlıkla çıktı:
Sinyal ateşi...
...Alın bir yemek vakası daha:
Temmuz 2002 ayında Nevşehir’i ziyaret eden Tayyip Erdoğan’a ziyafet çekiliyor, çok geçmeden Nevşehir Belediye Başkanı’nın milyarlarca lira tutan yemek bedelini belediyenin kasasından ödettirdiği ortaya çıkıyordu.
Tayyip ve şürekası kuş sütünün eksik olmadığı sofralarda yemiş içmiş, para ise fakir halkın kesesinden çıkmıştı. Başkan Yalçın Demir kendini şöyle savunuyordu: "Erdoğan’a yemek vereceğim dedim . Ama bedelini ce bim den ödeyeceğim demedim"