Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

d

d
@prettywhenyoudie
7 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Bay Enfield, "Hayır, efendim: Soru sorma konusunda çok duyarlıyımdır," diye karşılık verdi, "soru sormakla kıyamet günü arasında pek çok benzerlik vardır. Soru sormak bir taşı harekete geçirmek gibidir. Bir dağın tepesinde öylece oturduğunu düşün; taş başlar yuvarlanmaya ve öteki taşları da harekete geçirir; çok geçmeden, taşlardan biri evinin arka bahçesinde oturan kendi halinde (hem de en son akla gelebilecek) bir adamcağızın tepesine iniverir, ailesi de dımdızlak ortada kalır. Yok, efendim, ben ilkemden şaşmam: Birinin canı burnuna gelmişse ona fazla soru sormayacaksın."
Sayfa 6
Reklam
"korkak olsan ne olur?" diye sordu. "korkak olmaktan çok daha kötü şeyler olabilirsin. en azından, kötü niyetli ve acımasız değilsin. ayrıca şimdi, her şeyi kendin seçebilirsin, değil mi? geri kalanlarımız gibi, kendini karanlığın içinde toparlamaya çalışmak ve sonunda bir gün, kendini nasıl bu insana dönüştüğünü bilemez halde bulmak yerine dünyaya, etrafındaki insanlara bakıp istediğin karakterin parçalarını seçebilirsin."
Sayfa 53
kendi deyişiyle bu nefis kadında sevdanın bir zevk güzelliği eksikti; sevişmelerinde bihter o kadar maddileşiyor, behlül'ün bütün hırslı arzularına öyle mağlubiyetle razı oluyordu ki, belki bir fedakârlık olan bu şeyler, aleyhine çevrilerek onu bayağılaştıracak, saygınlığından düşürecek alçalışlar haline geçmiş oluyordu. behlûl'e hiçbir şey reddedilmiyordu, onun hiçbir arzusu fazla bulunmuyordu; halbuki o reddedilmeye, yalvarmaya, istenen şeyin zor elde edilmiş olmasından lezzet almaya muhtaçtı.
Sayfa 250

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
eski aşklarının hepsini inkâr ediyor, onların hiçbirinde asıl aşktan beklenen şeyleri, o ruhu titretip mahveden heyecanları, çılgınlıkları, hatta gözyaşlarını, ıstırapları duymadığına, görmediğine karar veriyordu; fakat bihter bunları hep verecekti, asıl onu sevecekti, hayatının hemen tek aşkı bu olacaktı. ötekiler hep bir yığın oyuncaktan ibaret kalacaktı.
Sayfa 180
insan yeteri kadar beklediğinde, hayatın kimi zaman yepyeni bir bakış açısı sunmasının ne kadar enteresan olduğunu düşünerek dalıp gitti.
Sayfa 274
Reklam
nora o an bir kara delik olmadığına karar verdi. aslında volkandı. volkanlar gibi o da kendinden kaçamazdı. olduğu yerde kalıp çorak toprakları zenginleştirmek zorundaydı. içinde bir orman büyütebilirdi.
Sayfa 280
farklıydı çünkü artık başkalarının hayallerini gerçekleştirmek için yaşamak zorunda hissetmiyordu kendini. hayalindeki mükemmel evlat, kız kardeş, partner, eş, anne, çalışan olmaya uğraşmaktansa, doyum verici bir hayatı ancak yalnızca insan olarak, kendi amacının yörüngesinde dönerek, bir tek kendine hesap vererek yaşayabileceğini artık anlamıştı.
Sayfa 278
kaçıp gitmek istediğiniz yerin kaçtığınız yerle aynı olduğunu görmek tam bir aydınlanmaydı. hapishanenin bir yer değil, bakış açınız olduğunu anlamak.
Sayfa 278
olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağını bilemeyiz. o hayatlar yaşanıyor, evet, ama biz de yaşıyoruz ve asıl bu yaşantıya odaklanmalıyız.
Sayfa 271
kendimizi başkalarının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak çaba gerekmiyor. pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay.
Sayfa 271
Reklam
ne o kimseyi sevmiş, ne de sevilmişti. kendi içi de, hayatı da bomboştu; yalnızca umutsuzluğu hissedebilen bir robot misali oradan oraya gidip normal bir insan gibi davranıyordu.
Sayfa 243
hayatı anlaman gerekmiyor. yaşaman yeterli.
Sayfa 214
nora hayatı olduğu gibi kabullenmiş gibiydi; kötü bir deneyim yaşandı diye bütün deneyimlerin kötü olması gerekmiyordu. hayatını acı çektiği için değil, acıyı dindirmenin bir yolu olmadığına kendini inandırdığı için bitirmek istediğini anlamıştı. hem depresyonu yaratan şeydi hem de korkuyla umutsuzluk arasındaki ayrımdı bu. korku, bir mahzene girerken kapının kapanıvereceğini düşünerek endişelenmekti. umutsuzluksa o kapının kapanıp üstüne bir de kilitlenmesi demekti.
Sayfa 212
bir hayatı deneyimlemeye devam etmek için o hayattan her yönüyle hoşlanmak gerekmiyordu. hoşlanacağınız bir hayatın mutlaka olduğu fikrinden vazgeçmemek yeterliydi. aynı şekilde, bir hayattan hoşlanmanız o hayatta kalmanızı da gerektirmiyordu.
Sayfa 208
her seyin ortasinda. hangi yone gidecegini bilemeden cabalamis, cirpinmis, yalnizca ayakta kalmaya calismisti. pismanlik duymadan hangi yolda devam edecegini bilememisti.
Sayfa 188
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.