Gerçek şair dünyanın güzelliğini ve ihtişamını kendi içine almakla görevlidir; o yüzden daima kınamak, kusur bulmak yerine daha çok meth-ü sena etmeye temayüllüdür. Buradan anlaşılmaktadır ki o, en değerli konuyu bulmaya çalışır, bunların tümünü dolaştıktan sonra nihayet kabiliyetini Tanrı'nın ihtişamını övmekte kullanıverir. Fakat Şarklı bilhassa buna muhtaçtır; çünkü o, daima duygulara hitap edeni yakalamaya gayret eder ve ilahi olanın temaşası esnasında bu neviden şeylerin ziyadesiyle kendine nasip olduğuna inanır. Tabii bunların tafsilatlı izahını yaparken hiç kimsenin abartmadan dolayı onu suçlamaya hakkı yoktur.