Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Furkan

Furkan
@promettheus_
Sıkı Okur
ti dîn û ti îman ne miqeddese qasî heqîqatê
Tu xwedê, cana'm bi sibehê zû Min bigeyne koşka berz a arezû, Wek peykereke destkird* a xwedayî, Min bixe jîna tijî tenayî Were ber derge bi çavê têr xew, Her bi dilqekî ferîşteya şew**, Nefeseke bêhnxweş a lêvan Belav ke ser pela gula jiyan, Bila bi bişirîneke pak a bêgirê Tevzik*** dilê min, mîna dîl bigirê Ta vemirîne daxa şeva dirêj a'm, Ku kulpîna dil bo te dirêjim.
Reklam
Tu qewmekî emperyalîst Ez welatekî mêtingeh. Îro wêran im
yekî ji me bang dikir "Qalîska bê mala Firiya asîmana" .... .... Û cardin qêrîn bi şevê diket Zarokekî din jî diwelidî

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
On yedi yıldır Flaubert hakkında bir kitaba bağ­landım, bu işçileri ilgilendirecek bir yapıt değil, çünkü karmaşık ve kuşkusuz epey kentsoylu bir biçimde yazıl­dı... Ben bu esere bağlıyım, bu da demektir ki: Altmış yedi yaşındayım, elli yaşımdan beri bunun üzerinde ça­lışıyorum ve çok daha önceden beri bunu düşlüyordum ... Flaubert'i yazan kişi olarak, kurtarılması gereken haşarı bir burjuvazi çocuğuyum."
Reklam
Tanrı sözcüğü ile başlanır. Bu kendi başına anlamsız bir ses, salt bir addır; ne olduğunu yalnızca yüklem söyler, Onun içeriği ve anlamı odur; boş başlangıç salt bu sonda edimsel bilgi olur. Bu böyleyken niçin yalnızca bengi olandan, ahlaksal dünya düzeninden vb., ya da eskilerin yaptıkları gibi, ‘Varlık,’ ‘Bir’ ve ben­zeri arı kavramlardan, kısaca, anlamsız sesi eklemeksizin de anlam verenden söz edilmesin? Oysa tam olarak bu sözcük ile koyulanın bir varlık, bir öz, genelde bir evren­sel değil, ama daha çok kendi içine yansımış birşey, bir Özne olduğu imlenir. Ama aynı zamanda bu yalnızca öncelenir. Özne durağan bir nokta olarak alınır, yük­lemler ona destekleri olarak özneyi bilene ait bir devim yoluyla bağlanır, ve devim noktanın kendine ait görül­mez; gene de ancak bu devim yoluyla içerik Özne olarak sunulabilir. Bu devim öyle bir yolda oluşur ki, durağan noktaya ait olamaz; gene de, o nokta varsayıldıktan sonra devim başka türlü oluşamaz, yalnızca dışsal olabilir. ‘Sal­tık Öznedir’ öncelemesi öyleyse bu kavramın yalnızca edimselliği olmamakla kalmaz, ama giderek edimselliği olanaksız kılar; çünkü önceleme Özneyi dingin bir nokta olarak koyar, oysa edimsellik öz-devimdir.
Gerçek kendi kendisinin oluş sürecidir, çemberdir ki, ereğini amacı olarak öngerektirir ve başlangıcı olarak taşır ve salt yerine getirilmesi ve ereği yoluyla edimseldir.
Tin ken­dini öylesine yoksul gösterir ki, çölde salt bir yudum su ardındaki gezgin gibi, dirilmek için genelde tanrısaldan bir damla duygunun özlemini çekiyor gibi görünür. Tine bunun bile yeterli olmasından yitirdiğinin büyüklüğünü ölçebiliriz.
Kendimdeki her olumlama, bombalanan şehrin üzerindeki bombaların sesi gibi, düzensizlik olarak, toz olarak, inlemeler olarak uzuyor.
Sayfa 203Kitabı okudu
Bu sabah gökyüzü sert. Gözlerim gökyüzünü boşaltıyor, daha doğrusu parçalıyor.
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
Ve çöküşe gelince, erkenden ölmeyen herkes tüm ilişkileri içinde -veya bunun gibi şeyler- bu çöküşün imgesidir. İnsan, yaşamının hemen hemen yarısında çöküş içindedir.
Her zaman can sıkıntısının kurbanı olmayız; yaşam, çok sayıda iletişimin olabilirliğini saklı tular. Ama bu olabilirlikler olmadığı takdirde can sıkıntısının ortaya çıkardığı şey, kendi üzerine kapanan varlığın hiçliğidir. Ayrık bir varlık iletişime giremiyorsa gücünü yitirir, çöker ve ( karanlık bir şekilde) kendi başına varolmadıgını hisseder. Bu, çıkışsız, çekimsiz, içsel hiçlik varlığı iter: Varlık can sıkıntı­sının tedirginliğine batar ve içsel hiçliğin can sıkıntısı onu dışarının hiçliğine, kaygıya gönderir.
... burada hiç kimse senin arkandan gelmeyecektir! Ardında bıraktığın yolu bizzat senin adımların silmiştir ve yolunun üstünde şu yazılıdır: İmkansız!
Kuşkusuz! Artık yalnızca gerekli olanı seveceğim!
Yaşam, onu aşan belirli bir nesneye bağımlı olmadıgında bütünlüğünü korur.
569 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.