“İnsan doğayı daha çok anladıkça ve kontrol ettikçe
dini doğayı kontrol etmek için bilimsel bir açıklama ya da büyülü bir araç olarak daha az kullanma ihtiyacı duyar.”
İnsanın akıldışı tutkularını usavurmak ve kendi
topluluğunun eylemlerini haklı çıkarmak için aklını kullanma düzeyi, gelişmiş insan türüne ulaşmak için kat etmesi gereken yolun hâlâ ne kadar uzun olduğunu gösteriyor.
Tanrı “insanın dünyadaki kötülüğünün çok fazla olduğunu görünce… İnsanı ve dünyayı yarattığına pişman oldu, bundan gerçekten de üzüntü duydu. Ve Tanrı dedi ki; dünyanın çehresinden yarattığım insanı yok edeceğim; hem insanları hem de hayvanları, sürünen şeyleri ve de gökyüzündeki kuşları yok edeceğim çünkü onları yarattığıma pişman oldum.
İnsan bir kez gerçeği bulma yolunda ilk adımı attı mı hayatını öyle bir yola sokmalı ki tüm insanlık için düşünme ve sevme yeteneklerini geliştirme yönünde çaba harcamalıdır. Ancak bunu başardığı ölçüde kendini akıldışı tutkuların köleliğinden kurtarabilir.
...
Dindar olalım ya da olmayalım, ister yeni bir dinin ya da dinsizliğin dininin gerekliliğine, isterse Yahudi-Hıristiyan geleneğinin sürekliliğine inanalım kabukla değil de özle, sözcüklerle değil de deneyimle, kiliseyle değil de insanla ilgilendiğimiz sürece putperestliği kesin bir biçimde olumsuzlamak üzere bir araya gelebiliriz ve belki de Tanrının olumlanmasındansa bu olumsuzlamada ortak inancın daha fazlasını buluruz. Üstelik alçakgönüllülüğün ve hayırseverliğin daha fazlasını bulacağımıza da hiç şüphe yok.
...
İnsan doğuştan bir sürü hayvanıdır. Hareketleri önderi izlemek ve etrafındaki diğer hayvanlarla yakın ilişki kurmak için doğuştan getirdiği bir güdüce belirlenir. Madem bizler koyunuz, varoluşumuz için sürüyle ilişkimizi yitirmekten ve soyutlanmaktan daha büyük bir tehdit yoktur. Haklı ve haksız, doğru ve yanlış sürü tarafından saptanır. Ne var ki bizler yalnızca koyun değiliz. Aynı zamanda insanız da; özfarkındalıkla ve doğuştan sürüden bağımsızlık anlamına gelen akılla donatılmışız. Davranışlarımız, doğruluğu başkalarınca paylaşılsın ya da paylaşılmasın kendi düşüncelerimiz sonucu belirlenebilir.