قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ بَدَاَ الْخَلْقَ ثُمَّ اللّٰهُ يُنْشِئُ النَّشْاَةَ الْاٰخِرَةَۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۚ
De ki: «Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın. Sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Hiç şüphe yok Allah, her şeye güç yetirendir.
(Ankebut:20)
Gezmek, dolaşmak benim için hiçbir zaman boş vakit eylemi olmadı. Aksine, yukarıdaki ayeti kendime düstur edinip, elimden geldiğince Allah'ın yaratmış olduğu güzellikleri, nimetleri keşfedip, onlara şahit olmaya çalıştım. Bundan sonra kalan ömrümde de öyle olacak inşallah.
Bugün Rabbimin kurumuş dallara nasıl yeniden hayat verdiğine bir kez daha şahit oldum. Yeniden yaratılışın nasıl mümkün olacağına bir kez daha inandım. Onları izlerken içimde biriken hüzün de yerini yeniden umuda bıraktı.
Bir şâir, "Yaşamak ne zor şey kalbi olana" demişti. Çok doğru ifade etmişti yaşamı. Ben de şunu ekleyebilirim ki "Yaşamak ne güzel şey umudu olana."
Vesselam.