"Beni hiç anlamadınız; hiçbirinizin görmediği yerde işlediğim günahları bilmiyorsunuz, zaaflarımı tanımıyorsunuz. Fakat duada ve namazda, Allah'ın huzurunda, ruhumun karşısında akan gözyaşlarımı da görmediniz."
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın. Senin duru denizin benim demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim, Senin kolun kanadın benim, demedim mi?
'Yaşam bazen her şeyin uzağında ve yalnızlık içinde takılıp kaldığımız bir ana dönüşür. Sanki her şey orada çözülmez biçimde bir başka acıyla düğümler bizi. En çok da sönmeyen bir hasretle, yaşanmamış zamanlarla. Kalbimizin o solgun atışıyla sızan her şeyde eksikliğimiz çoğalır.'
İnsanın insandaki gerçek değerini, ondan "vazgeçme eşiği" ifşa ediyor. Hiç şaşmaz.
O vazgeçiş eşiği neyse, ne kadarsa birinin gözündeki hakiki değeriniz orada saklı. Kalan her şey süslü cümleler, münasip kılıflar, kendini aklayan serzenişlerden ibaret.