Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Martin Eden

Martin Eden
@ragnarl
"Kitaplar bir halta yaramaz. İnsanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister." İnler gibi devam etti. "Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldımı, hastalanır."
Reklam
Düşünsene, sosyal ve sınıfsal açıdan yükselmek, atmosferden uzaya doğru ilerlemek gibi adeta. Yukarıya doğru gittikçe orda bulunan canlı sayısı azalıyor. Giderek insanlardan, halktan uzaklaşıp uzay boşluğunda kendi yalnızlığınla seyahat ediyorsun. İşin hazin tarafı da bunu yapabilmek için kendini parçalarcasına gece gündüz çalışıyorsun. Yaşamın tam içinden yükselip, yaşamın olmadığı yere doğru ilerleyen gönüllü zavallılarmışız gibi hissediyorum bazen.
Benim adım Mina. Beş yaşındayım. Iki ay önce Hama'dan yola çıktık. Biz hayatımızda denizi hiç dışardan göremedik. Bir haftadır denizin dibindeyim, ben denizkızıyım, Akdenizin kızı, deniz benim annem artık. Annem beni sıkı sıkı sardı, hiç bırakmıyor. Bütün anneler kızlarını çok severler çünkü

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Diyarbakır' dan İstanbul' a nasıl gitmişim hatırlamıyorum bile, kafam leyla gibiydi, yüreğim mecnun.
''Gözlerimizle konuştuk bir müddet. Sokağın gürültüsü aniden kesiliverdi sanki. Herkes birdenbire yok olmuş, ikimiz başbaşa kalmış gibiydik. Hiç değişmemişti, yıllar önce olduğu gibi büyüleyiciydi gene. Karşılıklı tereddüt ettik önce. Birbirimizi görmezden gelerek geçip gidebilirdik, hiç rastlaşmamış gibi yürüyüp deşmeyebilirdik yaralarımızı. Belki inceden bir sızı hissederdik sadece. Sokağın sonuna doğru hafiflerdi sızımız, uzaklaştıkça da acı bir tebessüme dönüşürdü en fazla."
Reklam
"Tarih kadar yalnız,bazen en kalabalık ortamlarda bile kendinizi yalnız hissettiğiniz olur.Bütün evrende sizin varlığından haberdar olan tek kişi yine sizmişsiniz gibi."
Bizim evimiz, gece kondu mahallesinde. Burda herkes tanır birbirini. Yoksuldur herkes, ama yoksulluğu sırıtmaz kimsenin. Daha çok şehre indiğimizde yoksulluğumuz çarpar yüzümüze.
Muş'un küçük bir köyünde çocuk olmak zordu, kız çocuğu olmak daha zor, çocuk gelin olmak daha da zordu...
"Alaçatı'da bir lahmacunun elli liraya satılıyor olmasına değil,alınıyor olmasına küfredelim."
"Üç erkek, akşamüstü ormanda hayallerini çaldı Seher'in Üç erkek, geceyarısı boş bir arazide canını aldı Seher'in "
Reklam
Mütevazı ilişkimiz günün birinde sarma cigaranın dumanıyla tanışsın. "Vur dumana, gel imana" olsun yaşam felsefemiz. Bohem bir tarzımız olsun, derken b*ka sarsın hayatımız.
"Ve nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak anne, beni göreceksin."
"Papazdım" dedi adam ağırbaşlı bir tavırla. "Muhterem Jim Casy'dim, çok ateşliydim. İsa'nın adını gururla yüceltirdim. Vaftiz havuzunu pişman olmuş günahkârlarla öyle bir doldururdum ki, neredeyse yarısı boğulurdu. Ama bunların hepsi geçmişte kaldı." diye içini çekti. "Artık sadece Jim Casy'im. Unvanım falan yok. Bir sürü günahkâr fikre kapıldım... Ama bana mantıklı geliyorlar."
İnsan demek bu demek. Bir duvar yapmak, bir ev, bir baraj kurmak, ona İnsan'dan bir şey katmak, o duvardan, evden, barajdan da İnsan'a bir şey almak. Ağırlık kaldıra kaldıra sert kaslar edinmek, düşüne düşüne net çizgi ve şekiller bulmak. Çünkü insanın bu evrendeki organik olsun, inorganik olsun, başka hiçbir şeye benzememesinin nedeni, yaptığı işin ötesinde gelişmesidir. Kavradığı şeyleri basamak olarak kullanıp yükselir, yapıtlarının çok ilerisine varır.
Eğer tutturdukları şey yasa olsa, dayanır insan. Ama yasa değil. Bunlar bizim ruhumuzu törpülüyor. Kırbaçlanan köpekler gibi kıvranmamızı, sürünmemizi istiyorlar.
121 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.