Çocukken benim için lüks, kürk mantolar, uzun elbiseler ve deniz kıyısındaki villalardı. Daha sonra bunun entelektüel bir yaşam sürmek olduğuna inandım. Şimdi bana öyle geliyor ki lüks aynı zamanda, bir erkeğe ya da bir kadın olan tutkuyu yaşayabilmektir.
Ayşe'nin âh u zarı gönlünün sınırları içinde mahpus kalmaya mahkûmdu. Kendisini bu kadar duygulandıran da galiba bir dert ortağının olmayışı, hatta derdini işitecek bir yabancının bulunmayışı idi. Bunu keşfettikten sonra tekrar kitaba daldı:
Gönlüm dolu âh u zâr kaldı...
Bir gönülün âh u zâr ile dolmasının ne demek olduğunu gönlü rahat olanlar anlayamazdı.
Okuduğun kitaplardan hiçbir şey anlamıyorum ama istersen onları okuyabilirim. Muhtemelen senin çıkardığın anlamları bulamam...Bilirsin...Ben basit düşünen biriyim ama sana İstediğin zaman istediğin kadar sıkı sarılabilirim.