Arkadaşı yoktu, arkadaş aradığı da yoktu, hayatı boyunca tek başına bir suskunluk içinde kaldı, kimse bu suskunluğu onunla paylaşmak istemedi; bütün komşularla kahve içen ve cumartesileri onsuz dansa giden karısı bile. Kambur sırtına rağmen daimi ciddiyeti ona insanın gözünü korkutan, otoriter bir hava verirdi ve melankolik hali sadece günlerin ağır ağır akışının verdiği bıkkınlıktan ya da bedenen yıpratıcı işinden, öfkeden ya da gerçekleşmemiş hayallerden ileri gelmiyordu. Kimse omzuna vurup ona, " Hadi Walter, başını dik tut!" dememişti. Bu, daha önemli şeyler görmüş, hayat hakkında söyleyebileceğinden fazlasını bilen ve bildiklerini anlatacak kelimeleri bulsa bile bunun kendisi için kurtuluş olmayacağını sezen birinin ciddiyetiydi.