Tuhaf şey, o kadar iyi bildiğim, anı'nın özü, zerresi olduğu söylenen sesi, onun sesini ("ses tonundaki o canım dalgalanmayı ... ") duymaz oldum. Sınırlı bir sağırlık gibi...
Freud, anne bedeni için "kişinin daha önce bulunduğundan emin olabileceği tek yerdir" diyor. Görünümün (tutkunun seçtiği görünümün) özü de işte bu olabilir: içimde gizlice Anne'yi (ama asla huzursuz eden Anne değil) uyandırmak.
... alınyazısı (içinde bir şey ya da birisi olmayan tek fotoğraf yoktur) Fotoğrafı sonsuz bir nesneler karmaşasına sokar: neden bu nesneyi ya da bu anı seçiyoruz (fotoğraflıyoruz) da bir başkasını değil?