Beni yalnız kendi içimde yaşamaya yargılı kılan kararı bozmak için ne çabalar harcamadım! Nice umutlar uzun zaman nice ruh atışlarıyla kuruldu kuruldu da bir gün içinde yıkılıverdi
Bir gün vazgeçecek cesaret bulacak ve o anın geldiğini fark edecek miydi, yoksa bir gün uyanıp aynaya baktığında oyuncu olamadığını, hiç olamayabileceğini kabullenmekten korktuğu için kendini hala oyuncu diyen bir ihtiyarla mı karşılaşacaktı?
Fakat içinde bulunduğumuz kendini gerçekleştirme çağında, insanın hayatındaki birinci tercihten başkasıyla yetinmesi iradesizlik olarak görülüyor, ayıplanıyordu. Kaderin sandığın şeye boyun eğmek, onurlu bir hareket olmaktan çıkıp korkaklığa dönüşmüştü bir yerlerde. Mutluluğa ulaşma baskısı bazen zulüm şeklini alıyordu, mutluluk herkesin ulaşabileceği ve ulaşması gereken bir şeymiş de, bu uğurda verilecek en küçük bir taviz dahi bireyin kendi kabahatiymiş gibi.